22 Ekim 2010 Cuma

The Economist dergisince Türkiye

 
The Economist dergisince Türkiye


Dünyanın önde gelen dergilerinden İngiliz The Economist, yarın tüm dünyada piyasaya çıkacak sayısında Türkiye hakkında özel bir rapora yer verdi. 20'nin üzerinde sayfadan oluşan ve 10 farklı makalenin yer aldığı raporda, "Türkiye Batı'ya sırtını mı dönüyor?" sorusuna yanıt arandı.

The Economist dergisinin özel raporunun ana makalesinde son dönemde sıkça gündeme gelen eksen kayması tartışmalarına yer verilirken, diğer makalelerde de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelmesiyle birlikte yaşanan değişim, Türkiye'nin dış politikası, etnik yapısı, Kıbrıs meselesi ve ekonomik görünümü incelendi.

"Bir ülkenin memnuniyetle karşılanan yükselişi: Türkiye Batı'ya sırtını mı dönüyor?" başlıklı makalede şu görüşlere yer verildi:

"Hayır. Ancak Avrupa ve ABD'nin Türkiye'nin başarısını kabullenememesi durumunda bu olabilir.

Ortadoğu ve Rusya'nın yanı başında konumlanması, Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlamasından kaynaklanan stratejik konumu Türkiye'yi her zaman önemli bir ülke yaptı. Ancak geçtiğimiz 10 yıl içerisinde önemi daha da arttı. Türkiye iki büyük ancak genellikle fark edilmeyen dönüşümden geçiyor: ekonomik performansı ve dış politikası.
Savaş sonrası yıllarda Türkiye ekonomisi Çar Birinci Nikola'nın 19'uncu yüzyılda kullandığı 'Avrupa'nın hasta adamı' tanımlamasına uygun bir durumdaydı. Ancak bugün enflasyon çok düşük seviyelerde, bankalar güçlü bir durumda Türkiye, zengin ülkelerin oluşturduğu OECD içinde en hızlı büyüyen ekonomiye sahip.

AVRUPA’NIN ÇİN’İ OLDU

Türkiye mobilyadan otomobile, çimentodan ayakkabıya, televizyondan DVD oynatıcılara kadar birçok şeyi üretebiliyor. Bu anlamda Avrupa'nın BRIC ülkesi. Bir diğer deyişle Avrupa'nın Çin'i.
Dış politika uzun bir süredir NATO üyesi olan Türkiye, ABD'den sonra örgütün sayısal olarak ikinci en büyük ordusuna sahip. Ancak bugüne kadar Türkiye'nin Batı yanlısı tutumu, bir zamanlar Osmanlı sınırları içinde olanlar da dahil olmak üzere komşularını göz ardı etmesine neden oldu.
Güçlü ekonomisinin de desteğiyle Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve hatta Afrika'da yürüttüğü diplomasiyle çok aktif hale gelirken, zaman zaman müttefiklerini rahatsız etti. Bir anlamda Türkiye yerel bir diplomatik dev oldu.
Batılı güçlerin bu tarz bir gelişmeyi memnuniyetle karşılayacağını düşünebilirsiniz. Ancak daha zengin ve güçlü bir Türkiye birçok kişinin canını sıkıyor. Bu kadar kalabalık bir ülkenin AB'ye girme olasılığı Avrupalıların tüylerini diken diken ediyor. Avrupalıları bu isteksizliğinden dolayı çokça eleştiren ABD, Türkiye'nin bu yeni maceraperest dış politikasından rahatsızlık duyuyor.
Batı'da bu duruma eleştirel bakanlar, Türkiye'nin İslami köktenciliğe doğru kaydığı ve Batı tarafından "kaybedildiği" yönündeki görüşlerin arkasına sığınıyor. Bu yargı tamamıyla yanlış. Oysa Batı'da ne kadar çok kişi bu görüşü dile getirirse, Türkiye'yi kaybetme olasılığı da o kadar artıyor.

MÜSLÜMAN DAYANIŞMASI

Dış politikada, Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, İslam dayanışmasını güçlü bir şekilde uyguluyor. Sudan'ın korkunç başkanı Ömer El-Beşir'e işlediği savaş suçlarına rağmen fazla iyi davranıyor. İran'ın nükleer programıyla ilgili hatalı bir girişimde Brezilya'ya katılmakla hata yaparak, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptırımlara "hayır" oyu vererek kendisini kötü bir duruma düşürdü. Ayrıca bir zamanlar yakın müttefiki olan İsrail'e karşı giderek artan saldırıları yalnızca İsraillileri değil bazı Amerikalıları kızdırıyor.
Ancak temel olarak Türk hükümeti bir demokraside olması gerekeni yapıyor: Kendi halkının görüşlerine uygun hareket ediyor. Birçok Müslüman Filistinlilere kötü davranıldığını düşünüyor. İsrail'in bakış açısına göre insan hakları sicilinin tipik bir Arap diktatörü yerine demokratik olarak seçilmiş bir başbakan tarafından sorgulanıyor olması şüphesiz garip bir durum.
Peki ama ABD Müslümanların sesi dendiğinde kimi duyuyor? Mısır ve Suudi Arabistan'daki otokratik yönetimleri mi? İran'daki mollaları mı?

AVRUPA TARİHİ HATA YAPAR

Avrupalılar ise Türkiye'nin olası üyeliğinden rahatsız. Müzakereler beş yıldır sürüyor. Bugüne kadar müzakerelere başlayıp da üyelik teklif edilmeyen hiçbir ülke olmadı. Eğer AB, kendi Çin'ini dışlamayı tercih ederse, o zaman etrafındaki bölgede en hızlı büyüyen ekonomiye de sırtını dönmüş olacak.
Ayrıca doğusundaki bölgelerde etkinliğini artırma umudunu da kaybedecek. Avrupalıların dünya tarafından kâle alınmamaktan şikayet ettikleri bir dönemde Türkiye'yi dışlamak tarihi bir hata olacak.
ERDOĞAN UZLAŞMACI TUTUM TAKINMALI

Türkiye'nin İran'a döndüğü yönündeki korkular saçma. Erdoğan'ın muhalifleriyle didişmesinin kutuplaşmış bir toplum doğurduğu da bir gerçek. Eğer Haziran ayındaki seçimlerde yeniden seçilmek istiyorsa daha uzlaşmacı bir tutum takınması gerekiyor.
Özetle, Türkiye iyi bir yöne doğru ilerliyor. İslam dünyasında hukukun üstünlüğünün ve serbest piyasa ekonomisinin olduğu canlı bir demokrasinin parlayan (ve ender görülen) bir örneği.
Her ne kadar Batılı liderlerin birçoğu tartışmayı Türkiye eksenli yürütmek istese de esas soru kendileriyle ilgili: Amerikalılar ve Avrupalılar Türkiye'yi olduğu gibi, yani farklı bir kültüre ve diplomatik tutuma sahip ancak ekonomik ve siyasi liberalizme bağlı Müslüman bir demokrasi olarak kabul etmeye hazır mı?

Bu dergi, yanıtın evet olmasını umuyor."

kaynak: hürriyet.com.tr

22.10.2009

16 Ekim 2010 Cumartesi

Bankaların Diğer Önemli Özellikleri Nelerdir

 
Bankaların Diğer Önemli Özellikleri Nelerdir?

  • Bankaların diğer anonim ortaklıklardan ayrılan bir takım özellikleri daha vardır. Aşağıda bunlara değinilecektir.
  • Mevduat Kabulü ve Bankacılık İşlemleri Konusunda Banka İşletmeleri Özel Bir İmtiyaza Sahiptirler.
  • Bankalar Kanunu ve özel kanunlarına göre yetkili olanlar dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişi meslek edinerek mevduat kabul edemez ve bankacılık işlemleri yapamaz. Sadece kendi çalışanlarına ait olmak üzere sağlık, sosyal yardım ve tasarruf sağlamak amacıyla kurulan sandıkların sadece kendi üyelerine bu amaçlar için topladıkları paralar ve SPK hükümlerine göre borçlanmak amacıyla ihraç edilen sermaye piyasası araçları, "mevduat" ve "bankacılık işlemleri" sayılmaz.

Yedek Akçe Ayırma Konusundaki Özellikleri

  • Diğer anonim ortaklıklara nazaran banka işletmeleri daha fazla yedek akçe ayırmak ve yasal yedek akçelerini TCMB 'deki devlet tahvili hesabına yatırmak zorundadırlar.
  • Banka işletmeleri, TTK'nın ve ana sözleşmelerinin ayrılmasını zorunlu kıldığı yedek akçelerden başka, verdikleri kredilerle ilgili özel ve genel kredi karşılıkları ayırmakla da yükümlüdürler.
  • Bankalarca, 3182 sayılı BnkK. 'nun 32. Maddesinin 1 numaralı fıkrası hükmü gereğince bu güne dek ayrılmış bulunan "Muhtemel Zararlar Karşılığı" hesabındaki bakiyeler "İhtiyari Yedek Akçeler" hesabına aktarılır.
  • TTK'ya göre ayrılan karşılıkların, bankaların yıllık bilançolarının genel kurul tarafından onaylanmasını izleyen 15 gün içinde TCMB nezdinde Hazine adına açılacak "Kanuni yedek Akçeler Karşılığı Devlet Tahvili Hesabı"na yatırılması zorunludur.
  • Bankalar, Genelde Kendi Mensuplarına Kredi Veremezler.
  • Bankalar, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür ve yardımcılarına, kredi açmaya yetkili diğer mensuplarına, bunların eş ve velayet altındaki çocuklarına ve bunların ayrı ayrı veya birlikte sermayelerinin %25 ve daha fazlasına sahip oldukları ortaklıklara, diğer banka mensuplarına ve bunların eş ve velayet akındaki çocuklarına, banka mensuplarının kurduğu veya banka mensupları için kurulan, sandık dernek, sendika veya vakıflara her ne şekilde olursa olsun kredi veremezler, kefaletlerini kabul edemezler, tahvil veya benzeri menkul kıymetlerini satın alamazlar.
  • Banka mensuplarına aylık net ücretleri toplamının 5 katını aşmamak üzere verilecek krediler ve bu krediler için kabul edilecek kefaletlerde bu sınırlama söz konusu değildir.
  • Bankalar, Topladıkları Mevduat İçin Karşılık Ayırmak Zorundadırlar.
  • Özel önlemler alınmazsa bankalar istedikleri kadar kaydi para yaratarak mali sistemi etkileyebilirler. Bu sebeple bankaların, topladıkları mevduatın tamamını kullanmaları yasal düzenlemelerle engellenmektedir.
  • Bankaların topladıkları mevduatları kredi olarak kullandırabilmeleri için bu mevduatların bir kısmını karşılık olarak ayırmaları zorunluluğu getirilmiştir. Uygulamada bu karşılığa verilen isim "mevduat munzam karşılıklarıdır." Böylece; karşılık bulundurma zorunluluğu, bankaların mevduat yaratma özgürlüklerinin etkin bir şekilde sınırlandırılmasını sağlar. Uygulamada bankalar ayırdıkları karşılıkları kendi kasalarında tutamazlar. Belirlenen süre içinde TCMB'na yatırmak zorundadırlar.
  • Bankalar, Günlük Talepleri Karşılamak Üzere Belirli Tutarda Nakit Bulundurmak Zorundadırlar.
  • Bankaların, ayrıca müşterilerinin taleplerini karşılamak üzere belirlenen oranda kullanıma hazır likit değer bulundurma zorunluluğu da vardır. (Umumi Disponibilite)

Bankaların Topladıkları Tasarruf Mevduatını Korumak Amacıyla "Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" Kurulmuştur.

 
Bankacılıkta güven ve istikrarı korumak, bankaların mali bünyelerini güçlendirmek, gerektiğinde yeniden yapılandırmak ve bankalardaki tasarruf mevduatını sigorta ettirmek amacıyla tüzel kişiliğe sahip olan "TMSF" kurulmuştur. TMSF BDDK'na bağlıdır.

 
Bankalardaki tasarruf mevduatı kamu tüzel kişiliğine haiz TMSF tarafından sigorta edilir. TMSF BnkK. Md. 14 gereğince, hisseleri ve/veya yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri ve bu Kanun ile kendisine verilen diğer görevleri de yapmakla görevli ve yetkilidir.

 
Bankaların Fon Toplama Açısından Ülke Ekonomisine Katkıları Çok Fazladır.

 
Bankalar, küçük tasarrufları bir araya getirerek ülke kalkınması için gerekli olan yatırımların yapılmasına, kıt olan fonların daha uygun yer ve zamanda kullanılmasına katkıda bulunurlar.

 
Küçük tasarrufları bir araya getirerek kullanıma hazır fon birikimini sağlamak, günümüzde bankaların önemli işlevlerinden birini oluşturmaktadır. Örneğin, her birinin 500.000.000 TL tasarrufu olan 10.000 kişinin var olduğunu düşünürsek, bunların tek başına bu tasarrufları ile önemli bir yatırım yapmaları mümkün olamaz. Bu kişiler tasarruflarını bankaya yatırırlarsa bankada 50 Trilyon birikmiş olur.

 
Mevduat munzam karşılığı, ve disponibilite oranı düşüldükten sonra kalan tutar ile önemli yatırımların yapılması mümkün olabilir. Tasarruf sahiplerinin tasarruflarını a) nı anda çekmeleri, genelde, söz konusu olmaz ve fonların kullanım süreci uzamış olur. Diğer taraftan, biriken bu fonların birikimin yapıldığı yerden farklı yerlerde bulunan kalkınmada öncelikli yörelerde kullanmak da mümkün olabilir.

 
4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nun Bankaların Özellikleri İle İlgili Getirdiği Yenilikler Nelerdir?

 
4389 sayılı BnkK.'nda yapılan yeni düzenlemeler aşağıda özet halinde verilmeye çalışılmıştır.

 
l. BnkK.'nda yapılan en önemli değişiklik, bankaların denetim sistemleri ile ilgili olarak yapılan değişikliklerdir:

 
  • İdari ve mali özerkliğe sahip, siyasi otoriteden bağımsız, yeni bir BDDK kurulması öngörülmüştür. Kurul Başkan ve ikinci Başkan dahil 7 üyeden oluşacak olup, ilgili bakanın önerisi ile Bakanlar Kurulu'nca atanacaktır. Üyelerin maliye-finans alanında en az (1) yıl deneyimli, üst düzey yöneticilik yapmış veya ilgili alanlarda en az 10 yıl öğretim üyeliği yapmış olmaları gerekir.
  • Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu ile Hazine Müsteşarlığı ve TCMB'nm banka gözetim ve denetim yetkileri Kuruma devredilecektir. Ancak, Kurum, talepleri halinde veya gerektiğinde Hazine Müsteşarlığı, DPI" Müsteşarlığı ile TCMB'na para. kredi ve bankacılık politikalarının yürütülmesi ile ilgili konularda mütalaa ve bilgi verecektir.
  • Kurumun giderleri Kurul kararıyla yürürlüğe girecek bütçeden, bütçenin gelirleri ise bankaların ödeyeceği (azami aktif toplamlarının on binde üçü oranındaki) giderlere katılma payından karşılanacaktır.
  • Bankaların kuruluşuna izin verilmesi veya banka kuruluş izninin iptal edilmesi yetkisi Kurulun en az 5 üyesinin olumlu oyu ile alınacak karara istinaden Bakanlar Kurulu'nun yetkisinde kalmaktadır.
  • Kurum, yabancı ülkelerin denetime yetkili mercileri ile bankacılıkla ilgili her türlü işbirliği ve bilgi alışverişinde bulunabilecektir.

 
2. Banka kuruluşunda aranan şartlar ağırlaştırılmıştır:

 
Banka kurucuları, banka sahibi olmanın gerektirdiği mali güç ve itibara sahip olacaklardır.

 
Kuruluşta aranan ödenmiş sermayenin her türlü muvaazadan ari 20 Trilyon TL'den az olmaması öngörülmüş ve kurulca belirlenecek diğer sermaye benzeri kaynakların da öz kaynak sayılmasına olanak sağlanmıştır.

 
  • Ödenmiş sermayenin %10'u oranında TMSF'na sisteme giriş payı yatırılması şartı getirilmiştir.
  • Genel müdür ve yardımcılarının, atanmasından önce Kurumdan izin alınması, yemin etme ve mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmaktadır.
  • Bankaların uygun bir iç denetim ve yönetim sistemine sahip olmaları şartı getirilmiştir.
  • Bankaların açacakları her şube için, kuruluşta aranan asgari sermaye tutarının yüzde biri oranında öz kaynak bulundurmaları öngörülmüştür.
  • AB direktifine paralel büyük kredi tanımı getirilerek büyük krediler öz kaynakların 8 katı ile sınırlandırılmıştır.
  • Bankaların yurt dışında ortaklık kurmaları veya kurulmuş ortaklıklara katılmaları Kurul'un iznine tabi tutulmuştur.
  • Mali bünyesi zayıflayan bankalara ilişkin olarak alınacak tedbirler daha detaylı ve kapsamlı düzenlenmiştir
  • Banka kaynaklarının ortaklar tarafından istismar edilmesini önleyecek tedbirlere yer verilmiş ve bu durumu tespit edilen ortakların ortaklık haklarının sınırlandırılmasına ve gerekli şartların mevcudiyeti halinde hisselerinin TMSF'na devredilmesine ve bu ortaklarla kanuna aykırı eylemleri ile bankanın iflasına neden olan banka yöneticilerinin şahsi iflaslarının istenebilmesine imkan sağlanmıştır.
  • TMSF’nin kaynaklarının yetersiz kalması halinde Fon'a TCMB'nca verilecek avansın vade, tutar, geri ödeme şekil şartları ile faiz oranı ve diğer hususlar Kurulun görüşü alınarak TCMB'nca belirlenecektir.
  • Mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisi kaldırılmış olan bir bankanın tasfiye sürecinin hızlandırılması sağlanmıştır.
  • Bankaların şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olma ya da bu yolda asılsız haber yayılmasında kullanılabilecek araçlara internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ilave edilmiş ve ayrıca isimleri belirtilmese dahi bankaların güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüde yol açarak bankaların mali bünyelerinin olumsuz etkilenmelerine neden olabilecek nitelikte asılsız haberleri Kanunda belirtilen araçlarla yayınlananlara ağır para cezası verilmesi hükme bağlanmıştır.
  • Bazı suçlar için ekonomik suça ekonomik ceza prensibiyle idari para cezası getirilmiştir. Bazı adli, suç ve cezalarda ceza hadleri yükseltilmiştir.

 

Ülkemizde Bankaların Tasfiyesi Nasıl Yapılır

 
Ülkemizde Bankaların Tasfiyesi Nasıl Yapılır?
Türkiye'de faaliyette bulunan bankalar faaliyetlerine son vermek ve bunları tasfiye etmek istedikleri takdirde, durumu Türkiye çapında basımı ve dağıtımı yapılan en az iki gazete ile ilan ve mevduat sahipleri ile alacaklılarına veya bu durumda sayılabilecek kişi ve kurumlara tebliğ ederek ellerinde bulunan ayni ve nakdi her türlü mevduat ile emanet ve cari hesap bakiyelerini ve sair borçlarını, vadeli olsalar bile vadelerini beklemeksizin iki ay içinde iadeye ve bu süre içerisinde sahibi başvurmayan ayni ve nakdi her türlü mevduat, emanet ve alacakları BDDK'ya tevdi etmeye mecburdurlar. BDDK. bu suretle verilen değerleri, takip eden yılbaşından başlamak üzere on yıl süre ile her yıl başında usulüne göre ilan etmek suretiyle saklar. Son ilan tarihinden itibaren altı ay içinde aranmayan bu değerler TMSF'na gelir kaydedilir. BDDK, tasfiye işlemlerini denetlemeye ve ilgililerden gerek göreceği her türlü belge ve bilgiyi istemeye yetkilidir.

Ülkemizde Bankaların Devir ve Birleşmeleri Nasıl Yapılır

 
Ülkemizde Bankaların Devir ve Birleşmeleri Nasıl Yapılır? Banka Denetimi


Türkiye'de faaliyette bulunan bankalardan birinin diğer bir veya birkaç banka ile birleşmesi veya bütün borç ve alacak ve mevduatını Türkiye'de faaliyette bulunan diğer bir bankaya devretmesi BDDK'nın iznine tabidir. Bankaların bu Kanuna göre yapılan birleşme ve devirlerinde 6762 sayılı TTK hükümleri uygulanmaz. Birleşme ve devirlere ilişkin esas ve usuller Kurul kararı ile çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

Ülkemizde Bankaların Yönetimi Kimler Tarafından Yapılır

 
Ülkemizde Bankaların Yönetimi Kimler Tarafından Yapılır?


  1. Bankaların yönetiminin profesyonel yöneticiler tarafından yapılması amaçlanmaktadır. Banka yöneticilerinden belirli bir tahsil, belirli bir deneyim ve BnkK.'na aykırı davranmaktan dolayı hapis veya bir defadan fazla ağır para cezası ile cezalandırılmamış, yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkum olmamış, iflas etmemiş olmaları istenmektedir.
  2. Banka genel müdür ve yardımcılarının hukuk, iktisat, işletmecilik, maliye, bankacılık, mühendislik-işletmecilik dallarında en az lisans düzeyinde öğrenim görmüş olmaları ve bankacılık ve işletmecilik dallarında genel müdürlüğe atanacakların en az (1) yıl, genel müdür yardımcılıklarına atanacakların ise en az 7 yıl tecrübe sahibi olmaları şarttır.

Ülkemizde Bankaların Denetimi Nasıl Yapılır? Banka Denetim

  1. Bankaların iç denetimi, anonim ortaklıklarda olduğu gibi ilk olarak iç denetçiler tarafından yapılmakta; ayrıca bankaların bünyelerine bağlı müfettişler çalıştırılmaktadır.
  2. Bankalar işlemleri nedeniyle karşılaştıkları risklerin izlenmesi ve kontrolü sağlamak amacıyla faaliyetlerini kapsamı ve yapısıyla uyumlu, esas ve usulleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek etkin bir iç denetim sistemi ile risk kontrol ve yönetim sistemi kurmakla yükümlüdürler. Ayrıca bankaların, işlemlerinin bankacılık ilkelerine ve mevzuatına uygunluğunu denetlemek üzere yeteri kadar müfettiş çalıştırmaları zorunludur.
  3. Banka işletmelerinin dış denetimi ise, BDDK adına banka yeminli murakıpları ve özel olarak bağımsız dış denetim şirketleri tarafından yapılmaktadır.

 

Ülkemizde Bankaların Gayrimenkul Edinmesi İle İlgili Sınırlamalar Nelerdir

 
Ülkemizde Bankaların Gayrimenkul Edinmesi İle İlgili Sınırlamalar Nelerdir?


Bankaların edinecekleri gayrimenkullerin amortismanlar düşüldükten sonraki kayıtlı değerleri toplam özkaynaklarm yarısını aşamaz. Bu hesaplamada yeniden değerleme yapılarak gayrimenkul hesabına eklenen tutarlar '7c 50 oranında dikkate alır.

Ülkemizde Bankaların Gayrimenkul ve Emtia Ticareti ile İlgili Sınırlamalar Nelerdir?

  1. Bankalar, ticaret amacı) la gayrimenkul alım ve satımında bulunamayacakları gibi basılı ve külçe halinde altın ile Kurulca uygun görülecek diğer kıymetli madenlerin alım ve satımı hariç ticaret amacıyla emtia alım ve satımı ile uğraşamazlar, gayrimenkul yatırım ortaklıkları hariç olmak üzere münhasıran gayrimenkul ticareti yapan ortaklıklara katılamazlar ve bu konuda iş yapan gerçek ve tüzel kişilere kredi açamazlar.
  2. Bankaların emtia ticareti ve ticari amaçlı gayrimenkul alış ve satışları da yasaklanmıştır.

 

Ülkemizde Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri İşlemleri Nasıldır

 
Ülkemizde Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri İşlemleri Nasıldır?


 
Ticaret, sanayi ve hizmet işletmeleri şahıs işletmesi, şahıs ortaklığı veya sermaye ortaklığı şeklinde kurulabilir ve bu konuda bir sınırlama veya zorlama söz konusu değildir. Oysa, ülkemizde banka işletmelerinin anonim şirket şeklinde kurulma zorunluluğu vardır. Başka bir anlatımla ülkemizde banka işletmeleri, şahıs işletmesi, kollektif ortaklık, adi komandit ortaklık, limited ortaklık ve sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık şeklinde kurulamazlar. BnkK.'nda bankaların anonim ortaklık şeklinde kurulması zorunluluğuna ilişkin olan hükmün gerekçesi bize göre; bu ortaklıkların ortak sayısının fazla olması, daha profesyonelce bir yönetime sahip olmaları, ve çeşitli menkul kıymetleri çıkarmayla ilgili işlemleri SPK'ya göre daha rahat yapabilmeleri gibi gerekçelerdir.

 
Anonim ortaklıkların kurulmasıyla ilgili işlemlerden başka, banka işletmelerinin kurulmasıyla ilgili ülkemizde bazı ek koşullarında yerine getirilmesi gerekmektedir. Ülkemizdeki uygulamaya ve BnkK. 'ya göre banka kuruluşunda istenen bu ek koşulları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

 
Bankaların Kuruluş İşlemleri

 
Banka Kurucuların Nitelikleri Neler Olmalıdır?

 
Kurucularının,

 
  1. Müflis veya konkordato ilan etmiş olmaması,
  2. Tasfiyeye tabi tutulan bankerler, bankalar, sigorta şirketleri ve para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlarda ve Fona devredilen bankalarda doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on ve daha fazla oranda pay sahibi olmaması,

 
Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik

 
Hakkında 14. madde uyarınca işlem yapılmakta olan bir bankada doğrudan veya dolaylı olarak yüzde on ve daha fazla bir oranda pay sahibi olmaması veya bu oranın altında olsa dahi yönetim ve denetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren pay sahibi olmaması,

 
Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar bile ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis yahut basit nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale alım ve satımlara fesat karıştırma, kara para aklama veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs ya da iştirak suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmaması,

 
Banka kurucusu veya ortağı olmanın gerektirdiği mali güç ve itibara sahip bulunması.

 
Bankaların Hisse Senetlerinin Nitelikleri Nasıl Olmalıdır?

 
Bankaların Kuruluş Şartları

 
  1. Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının ada yazılı olması, tüzel kişi kurucuların yönetim ve denetimine sahip gerçek kişilerin kim olduğunun belgelenmesi ve kurucularda aranan şartları taşıması gerekir.
  2. Ödenmiş Sermayelerinin Alt Sınırı: Bankaların nakden ve her türlü muvazaadan uzak olarak ödenmiş olan sermayeleri 20 Trilyon TL'den az olamaz.
  3. Ana Sözleşmesinin Kapsamı: Bankaların kuruluşla ilgili ana sözleşmelerinin BnkK. hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
  4. Sermayenin %10 ve Daha Fazlasına Sahip Olacak Ortakların Nitelikleri: Sermayenin doğrudan veya dolaylı olarak %10 ve daha fazlasına sahip olan ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır. Bu nitelikleri kaybeden ortaklar ile Kurulun iznini almadan pay edinen ortaklar, temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu durumda temettü dışındaki ortaklık hakları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından kullanılır.

 
Bankaların Faaliyete Başlamayla ile İlgili Özellikleri Nelerdir?

 
  1. Kuruluş izni veya Türkiye'de şube açma izni almış olan bir bankanın, mevduat kabulü veya bankacılık işlemleri yapmak üzere ayrıca izin alması şarttır. Bu izin bir beyanname ile yapılacak başvuru üzerine Kurulca verilir. Verilen izinler Resmi Gazete'de yayınlanır.
  2. Başvuru ile iznin verilmesine ilişkin esas ve usuller Kurumca çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir. Kuruluş izni almış bir bankanın faaliyete geçebilmesi için,
  3. Sermayenin nakit olarak ödenmiş olması,
  4. Esas sermayenin % 5'i faaliyete başlamadan önce ve kalan % 5'i de faaliyete geçiş tarihinden itibaren bir yıl içinde olmak üzere kurucular tarafından Fona asgari sermayenin % 10'u tutarında ayrıca sisteme giriş payı yatırılması.
  5. Bankacılık işlemlerini gerçekleştirebilecek ölçüde yönetim, personel ve teknik donanıma sahip olunması, şarttır.

 
Ülkemizde Bankaların Kredi Verme İşlemleri İle İlgili Sınırlamalar Nelerdir?

 
Bankaların kredi verme işlemleri ile ilgili sınırlamalar ise şöyledir:

  1. Bir banka gerçek veya tüzel bir kişiye öz kaynaklarının % 25'inden fazla kredi vereme/, aval ve kefaletlerini kabul edemez.
  2. Yine bir gerçek veya tüzel kişiye doğrudan veya dolaylı olarak banka öz kaynaklarının % 10'undan daha fazla oranda verilen krediler ile kabul edilen aval ve kefaletler büyük kredi say ılır ve bu kabul edilen aval ve kefaletler hariç olmak üzere bunların toplamı öz kaynaklarının 8 katını aşamaz.
  3. Bu Kanun uygulanmasında dolaylı pay sahipliği, dolaylı kredi ve dolaylı iştirak tanımları ile kredi sınırlarının hesabında gayri nakdi kredilerin dikkate alınma oranlan Kurulca belirlenir.

 
Ekodialog.

Bankacılık Nedir

 
Bankacılık Nedir?


Banka ile ilgili olarak yapılan tanımların hemen hepsinde, bankaların fon toplama ve fon kullandırma olarak iki temel fonksiyonu vurgulanmaktadır. Bu iki temel fonksiyon bazı tanımlarda, para almak ve para satmak olarak da ifade edilmekledir. 'Tanımlarda vurgulanan bir diğer konuda, bankaların işletme olarak nitelendirilmesidir. Zaten bankaların ana amaçlarının para alıp satmak olduğu düşünüldüğünde; bankaları kısaca temel amaçları para alıp satmak olan hizmet işletmeleri olarak tanımlayabiliriz.
Bankaların esas fonksiyonu, ekonomide yatırımları hızlandırabilmek için fon kullandırma işlemlerini kolaylaştırmaktır. Bankalar, borç para vermek isteyenlerle borç para almak isteyenler arasında aracılık rolü oynarlar. Ayrıca mali işlemler ile hizmet işlemleri yaparlar.
Sonuç olarak bankayı, fon toplayan/on kullandıran, para ve kredi araçlarının transfer ve tahsillerine aracılık eden ve diğer çeşitli bankacılık hizmetlerini yerine getiren işletme olarak tanımlayabiliriz. Aslında günümüz açısından, yaptığımız bu tanım bile bankayı tanımlamaya yeterli değildir. Çünkü günümüzde bankaların yaptığı işlemler o kadar çoğalmış ve o kadar çeşitlenmiştir ki, bankanın kapsamlı bir tanımını yapmak gittikçe zorlaşmaktadır.

Ekodialog.

Banka Nedir

 
Banka Nedir?


Kanunlarımızda banka kavramının tanımı yapılmamıştır. TTK'da 727. maddenin başlığı "bankanın tarifi" olarak  yer almakladır. Bu maddede de banka kavramından, Bankalar Kanunu hükümlerine tabi kuruluşların anlaşılması gerektiğinin belirtilmesi ile yetinilmiştir. Buradan atıf yapılan BnkK.'nda da bankanın tanımı bugüne kadar yapılmamış idi.
4389 Sayılı BnkK.'nun 2. maddesinde banka tanımı; "BnkK.'na göre banka adı altında Türkiye'de kurulan kuruluşlar ile yurtdışında kurulu bankaların Türkiye'deki şubeleri" şeklinde yapılmıştır. Ancak bankacılık faaliyetleri ve kredi kuruluşu tanımı, kanunda yine yer almamıştır.
Banka, " sermaye, para ve kredi üzerine her çeşit işlemleri yapan ve düzenleyen, özel ve tüzel kişilerin, devletin ve işletmelerin bu alandaki her türlü ihtiyaçlarını karşılamak üzere çalışan iktisadi bir kuruluş" olarak tanımlanmaktadır.



Ekodialog.

6 Ekim 2010 Çarşamba

Sevgili Hacker Bundan Haberin Var mı

 
Sevgili Hacker Bundan Haberin Var mı?

Bu yazıyı web siteme index atılması üzerine yazıyorum. Böyle bir şeyle daha önce karşılaşmadığım için bilgi sahibi değildim. Tabi başıma böyle bir şey gelince araştırdım. ve ister masum olsun ister karanlık hack olsun ikisi de suçmuş. Masum hack ve karanlık hack diye bir şey varmış bende yeni öğrendim.

Böyle bir işe kalkışmadan önce iki kere düşünün. İnternet`te gezinip izini belli etmeme diye bir kavram yoktur. İnternet`te gezinmek, yaş çimento üzerinde gezinmek gibidir. Atılan her adım oluşturduğu ayak izi, kurudukça sertleşen betondaki ayak izleri gibi, zaman geçtikçe giderek kalıcı hale gelir. Sözün özü şu: Yapmayın gençler, kıymayın geleceğinize! Bilginizi daha güzel işlerde kullanın!
Öncelikle bilişim alanında yapılan bu suçun cezası neymiş bunu öğrendim.

Bilişim Alanında Suçlar

Bilişim sistemine girme

MADDE 243. - (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.

(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme

MADDE 244. - (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması

MADDE 245. - (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

MADDE 246. - (1) Bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

Aslında Bu Haber Size Her Şeyi Açıklar

Ortadoğu Teknik Üniversitesi(ODTÜ) öğrencisi Cumhur Onat, İnternethaber`i hack`lerken, geleceğini hack`lediğinin farkında değildi belki de. `Bilgisayar dehası!` olmasına rağmen, bilişim suçları konusunda bilgi sahibi değil Cumhur Onat! Bilgisi olsaydı eğer, kendisini cezaevine gönderen böyle bir suçu kesinlikle işlemezdi! Bilgi Güvenliği Uzmanları`nın tarifine göre, Cumhur Onat, `Beyaz Hacker` yani `Masum Hacker` kategorisine giriyor. Cumhur, `Siyah Hacker` (Karanlık Hacker) olsaydı eğer, bir başkasının İP numarasını çalarak İnternethaber`i hack`leyebilirdi rahatlıkla. Peki, Cumhur`un Karanlık Hacker olma ihtimali var mıydı? Bilgi Güvenliği Uzmanları`nı dinliyoruz: -Masum Hacker`lar sistemlerdeki açığı bir suça dönüşmeden sistem yöneticilerine ihbar eden kişiler olarak bilinseler de, Karanlık Hackerlar`la aralarında çok ince bir çizgi bulunmakta. İnsanoğlunun yaradılışından gelen zaafiyetleri arasında olan açgözlülük, şan-şöhret peşinde koşma, ego tatmini, başkalarından üstün olduğunu hissetirme güdüleriyle bir Masum Hacker`ın heran Karanlık Hacker`a dönüşme tehlikesi taşıdığı unutulmamalıdır. İyi de, madem Cumhur Masum Hacker`dı, niye İnternethaber`deki açığı suça dönüşmeden yöneticilere, yani bana bildirmedi? -Basiretim bağlandı! Cumhur, bu sözlerle savunuyor kendini. Karanlık Hacker`lığa sürüklenmemek için de, bir daha sistemlerdeki açıklara da karışmayacağını söylüyor. Söylüyor ama ne yazık ki, işlediği suç kamu davası olduğu için cezaevine girmekten kurtulamıyor! İsmi bende saklı bir Bilgi Güvenliği Uzmanı, işlenen suçun ağır olduğuna dikkat çekiyor: -(...) Özellikle bir haber sitesini bu şekilde çalışmaz hale getirmek, sadece ticari bir zarar olarak değil; bilgi alma özgürlüğünün de engellenmesi, hoşa gitmeyen fikirlerin susturulması girişimi olarak ta değerlendirilebilir. Sözünü ettiğim Bilgi Güvenliği Uzmanı, bu tür girişimlerde bulunmaya meyil eden geçlere şu mesajı veriyor: -Böyle bir işe kalkışmadan önce iki kere düşünün. İnternet`te gezinip izini belli etmeme diye bir kavram yoktur. İnternet`te gezinmek, yaş çimento üzerinde gezinmek gibidir. Atılan her adım oluşturduğu ayakizi, kurudukça sertleşen betondaki ayak izleri gibi, zaman geçtikçe giderek kalıcı hale gelir. Peki Cumhur herhangi bir İnternet Cafe`de yapsaydı bu işleri ne olacaktı? İşte burası çok önemli! Bilgi Güvenliği Uzmanı`nı dinliyoruz: -Bilişim alanındaki suçlarda müteselsil sorumluluk prensibi işletilmektedir. Yani bir suçu işleyen kimlik olarak tespit edilmezse, bu suçun işlenmesine aracılık eden veya edenler, suçu işleyenle aynı kişiymiş gibi yargılanmaktadır. Bunun anlamı ise, İnternet üzerinde işlenen suçun takibinde İnternet Cafe`ye ulaşılması halinde işletme sahibi suçu işleyeni bireysel olarak bulamadığı taktirde, suçu kendisi işlemiş gibi yargılanacak olmasıdır. Bu işten kaçış yok yani! İnternet üzerinden işlenen suçların takibi, çok ciddi ve sıkı bir şekilde yapılıyor. İnternet hizmeti veren işletmeler de, bu konuda çok bilinçli. Ankara Cumhuriyet Savcısı Adil Kubat  gibi bilinçli savcılar da olunca, geriye suçlunun her an yakalanması kalıyor. Sözün özü şu: Yapmayın gençler, kıymayın geleceğinize! Bilginizi daha güzel işlerde kullanın! KULİS... KULİS... Ağar`ın eski gözdesi Saffet Kaya, `Başımıza geç` diyerek Çiller`in kapısına dayanmış! DYP`nin baraj altında kaldığı dönemde, Çiller`le ipleri koparanların başını çeken Kaya, istediği cevabı alamayınca yıkılmış! Savcı polis İnternethaber`in hack`lenmesi sonrasında filmleri aratmayan bir operasyon. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki.. Ankara Cumhuriyet Savcısı Adil Kubat, bilişim suçlarına hakim olduğu için zamanla yarıştı adeta. Ankara Kaçakçılık ve Organize Şubesi Mali Büro  ekipleri yine öyle.. Savcı ile polisin aynı dili konuşması, işleri daha da kolaylaştırdı. Aksi olsaydı eğer, birgünlük işlem bir ayı bulabilirdi. Cumhuriyet Savcısı Adil Kubat ve Ankara Mali Büro ekiplerine bir kez daha teşekkürler.. Soruşturma gizli! Mehmet Y. Yılmaz mahkemelerdeki sıkıntıları yazınca, ben de Ankara`da gördüklerimi anlatma ihtiyacı hissettim. O kadar çok şeye tanık oldum ki! İki savcı bir odada, katiple birlikte bu sayı 3... Stajyerler falan etti 5. Sanık, davacı, avukatlar etti mi 9. Peki bu soruşturmanın neresi gizli Allah aşkına? Çok şey var yazılacak.
Yazar Hadi Özışık
 
http://www.stargazete.com/

3 Ekim 2010 Pazar

Bugün Elektronik Bankacılığın Temeli

 
Bugün Elektronik Bankacılığın Temeli:


Bugünün olmazsa olmaz internet şubeciliğinin temeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk milli bankası tarafından atıldı.

Türkiye İş Bankası İlkleri:

  1. Tasarruf alışkanlığını yaratmak ve yaygınlaştırmak amacıyla halkımızı kumbarayla tanıştırdık. Dedelerimizin, babalarımızın, annelerimizin de çocukluklarında birer "İş Bankası Kumbarası" vardı.
  2. Günlük harcamalarda çek uygulamasını başlattık. Parayı cepte taşıma alışkanlığı böylece değişmeye başladı. Bu uygulama, elektronik bankacılığın, yine bankamızın öncülük ettiği "Bankamatik" devrinin de habercisiydi.
  3. Ülkemizde elektronik bankacılığın temellerini attık.
  4. İlk kez bankamızın isimlendirdiği ve uygulamaya soktuğu Bankamatikler bu alandaki hizmetin adı, markası haline geldi.
  5. Avrupa ve Kıbrıs'ta ilk Türk banka şubelerini bankamız açtı.
  6. Yatırım Hesabı hizmeti ilk kez bankamızla başladı.
  7. Yatırım Fonu da bankamızın ilklerinden.
  8. İlk kez bünyemizde menkul kıymet alım satımını düzenleyerek, müşterilerimizin birikimlerini değerlendirmeye başladık.
  9. 1996 yılında Mavi Hat'tan sonra ilk interaktif telefon bankacılığı hizmetini sunarak müşterilerimize bir telefon kadar yakın olduk.
  10. 1997 yılında Türkiye’nin ilk İnternet Şubesini kullanıma açarak bankacılık işlemlerini internete taşıdık.
  11. Kişisel bilgisayarı olmayan müşterilerimizin de İnternet Bankacılığı'nın olanaklarından yararlanabilmesi için Netmatikleri hizmete soktuk.
  12. WAP ile bankacılık işlemlerini Türkiye'de ilk olarak cep telefonlarına yine biz taşıdık.
isbank.com.tr.

Türkiye İş Bankası Kuruluş Tarihi

 
Türkiye İş Bankası Kuruluş Tarihi:
Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından karşılanmıştı.
isbank.com.tr

Türkiye İş Bankası Kuruluş Fikri Nasıl Doğdu

 
Türkiye İş Bankası Kuruluş Fikri Nasıl Doğdu?

Atatürk'ün baldızı Vecihe Hanım, bir banka kurulması fikrinin nasıl doğduğunu bakın nasıl aktarıyor:

"Atatürk İzmir'deki evimizin selamlık kısmında özel odasında çalışırdı. Bakanlarla Atatürk sık sık çalışma odasında görüşürdü. Celal (Bayar) Bey de sık çağırdığı bakanlarındandı. Gene böyle bir gün, Celal Bey önce Atatürk ile, onun çalışma odasında görüştü, sonra da bizim yanımıza geldi. Biz, Latife ablam, ben ve babam selamlık bölümünde oturuyorduk. Bu sözünü ettiğim bina şimdi Özel Türk Koleji olarak faaliyette bulunmaktadır... Evet, bu binada babam ile Celal Bey arasında Atatürk'ün 250 bin lirasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerinde konuşuldu. Babam ihracat ve ithalatın yabancılar tarafından yapıldığını hatırlatarak bu işleri yapacak bir Türk şirketinin kurdurulmasını önerdi. Celal Bey de bankacılık işlerinin de yabancılar elinde olduğunu hatırlatarak, bir banka kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Sonunda da görüş birliğine vardılar. Bugün gibi aklımda, güzel bir akşamüstü idi. Daha sonra Atatürk de çalışma odasından çıkıp yanımıza geldi." "Bankamızın Kurucuları (&): Uşşakizade Muammer Bey", İş Dergisi, Sayı 265 (Kasım 1988), s. 20.
isbank.com.tr.