23 Temmuz 2010 Cuma

işadamlarının Türkiye'ye müthiş ilgisi

 

Türkiye'de mülk sahibi olmak son derece önemli bir hale geldi

TURKISH DELIGHT

Türkiye’ye gelen yabancıların, turistlerin ilk karşılaştığı ürünlerin başında gelen Türk lokumu haklı bir teveccühle beğenileri üstüne toplar, hatta sokakta çevirdiğiniz herhangi bir turistin ağzından ilk dökülen sözler olurdu. Bugün iş dünyasının, yabancı çevrelerin ilgi odağı haline gelmiş olan Türkiye artık “Turkish Delight” kelimesine sığmıyor. Dergimizin bu ayki kapak konusu olan iş dünyasının yabancı çalışanlarıyla yaptığımız çalışma çevresinde gördük ki ekseriyetle bütün yabancı dostlarımızın ortak kanaati Türkiye’nin inanılmaz bir potansiyeli ve gelişme çizgisi gösterdiği yönünde… Yaklaşık 3 hafta evvel Dubai’de bir ofis açmış olan bir yatırım şirketinin üst düzey yöneticileriyle sohbet ediyoruz. Muhatabıma şu soruyu soruyorum: Türkiye’ye ilgi nasıl? Tereddüt etmeden cevaplıyor. “İlgi müthiş, özellikle İstanbul’da mülk sahibi olmak bir prestij meselesi…” Bu söz bir zamanlar New York’ta daire sahibi olan işadamlarımızın tavrını hatırlatıyor bana. Bugün İstanbul’da bir mülk sahibi olmak ya da bir ofis açmak fikri sadece Dubai’deki iş çevreleri için geçerli bir durum değil. Irak, Ürdün, İran, Mısır, Azerbaycan, Suriye, Lübnan, Cezayir, Libya, Makedonya, Kazakistan, Türkmenistan, Yunanistan gibi çevre ve komşu ülkelerin iş adamları için İstanbul’da mülk sahibi olmak son derece önemli bir hale gelmiş durumda. Başbakanlık Yatırım Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz bütün enerjisiyle Türkiye’nin özellikle İstanbul’un bir “hub” olması gerektiğini söylüyor ve uçakla 4 saatlik bir yolculukla çizilecek bir dairenin nerelere ulaştığının altını çiziyor. Evet, kapağımızda konuk ettiğimiz ama aslında bünyemize kabul ettiğimiz Türk ekonomisine katkıda bulunan yabancı misafirlerimiz, bu durumu bizden önce tespit etmiş durumdalar. Türkiye hızla büyüyor. İstanbul, geçtiğimiz yüzyıldaki konumuna yeniden ulaşmak için çaba harcıyor.

Büyüyen, yeni pazarlar arayan Türkiye bugün önemli sıkıntılarla da boğuşuyor. Terör bu büyümeyi durdurmak isteyen irinli bir el gibi filiz veren çiçeklere uzanıyor. Onları kopartıyor. En önemli gelir kalemlerimizden olan ve artık bir galat haline gelmiş bacasız fabrikaların yani turizmin önünü kesmek için elinden geleni yapıyor. Ama her şeyden önce huzurumuzu bozuyor. Bizi tedirgin ediyor. Komşumuza, bakkalımıza, manavımıza ya da gündelik hayatta karşılaştığımız dostlarımıza şüpheyle bakmamıza sebep oluyor. Zaman aklın ve itidalin zamanıdır.

Baha Yılmaz / infomag - aylık iş ve ekonomi dergisi

Hiç yorum yok:
Write yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.