Küresel veya yerel, niteliği ne olursa olsun, sermaye her daim sığınmak için güvenli liman arıyor. İslami prensiplere göre çalışan Katılım Bankacılığı ise geliştirdiği ürün ve sistemlerle en doğru varış noktası olduğunu kanıtlamak istiyor.
Türkiye’de çeyrek asırlık bir geçmişe sahip olan katılım bankacılığının faaliyet atağının geçmişi o kadar eski değil. Özel finans kurumlarından katılım bankacılığına geçişi sağlayarak uluslararası piyasalara entegrasyonu sağlayan yasal mevzuatın gerçekleştirilmesi sonrası fiziki yayılması ve büyüme rakamları ivme kazanan katılım bankacılığının yıldızının asıl parlamasını sağlayan süreci ise küresel kredi krizi başlattı. Katılım bankacılığının bankalar kanununa tabi olmasıyla başlayan süreçle birlikte 2002 yılında kurulan Katılım Bankaları Birliği’nin Dönem Başkanı ve Al Baraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, gerekli yasal altyapının 2005 yılında tamamlandığını belirtirken faaliyet gösterilen yasal zeminin büyüme ve faaliyetlerin düzenlenmesinde oynadığı önemli rolün altını çiziyor. Türkiye için ilk kırılma noktası olan 2005 yılından sonraki ikinci önemli dönem ise küresel kredi krizi. Bu dönem esnasında, gerek aktif büyüklüğünü, gerekse toplanan fon miktarını, Türk bankacılık sektörü içinde artırmayı başaran katılım bankacılığı için 2008 krizini piyasalarda kendini kanıtladığı bir süreç olarak değerlendirmek mümkün.
Gerçekleştirilen yasal düzenlemelerden sonra, katılım bankalarının 2002 yılında yüzde 1,83 olan bankacılık sektöründeki toplam aktif payı 2010 yılında yüzde 4,3’e ulaştı.
Hiç yorum yok:
Write yorumNot: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.