24 Ekim 2015 Cumartesi

Sigortanın Tarihi

 

1. Dünyada Sigortacılığın Tarihsel Gelişimi
Dünyada sigortacılığa benzer ilk uygulamalara günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce Babiller ’de rastlanmaktadır. Zamanın ticaret merkezi durumundaki Babil’de, kervan tüccarlarına borç veren sermayedarlar, kervanların soyulması veya fidye ödeme durumuyla karşılaşmaları halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık borcu tüccarlardan geri aldıkları zaman, taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir miktar para almaktaydı. Bu olay daha sonra Kral Hammurabi tarafından yasalaştırıldı. Hammurabi Kanunlarının en büyük özelliği haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararlarının bütün diğer kervanlar arasında paylaşılmasını öngörmesiydi. Bu, tehlike paylaşımının kara taşımacılığındaki ilk örneğidir.

M.Ö. 600 yıllarında Hindular sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya başladılar. Basit içerikli bu anlaşmalar, toplumlardaki sigorta düşüncesini geliştirerek sigortacılıkta ilk adımları ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Bu tür kredi anlaşmaları, Ortaçağda da gelişerek deniz ödüncü ve nakliyat sigortalarının temelini oluşturmuştur.

Deniz Ödüncü Nedir?
Bu tarz sigortaya daha yakın uygulamalar, özellikle deniz ticaretinin geliştiği yerlerde görülmektedir. Deniz Ödüncü, ilk denizci uluslardan Kartacalılar, Romalılar ve Yunanlılar arasında yaygınlaşmıştı. Deniz ödüncü geminin limana varamaması riskini üstlenen tüccarların riziko karşılığı faiz niteliğinde pay alması olarak tanımlanabilir. Alınan bu faizler, yüksek olması nedeniyle bir süre sonra yasaklandı. Bu yasak, olabilecek tehlikelere karşı önceden bir prim alma biçimine, dolayısıyla da sigorta fikrinin doğmasına yol açtı.
Prim esaslı sigorta, M.S. 1250 yıllarında Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Bununla birlikte, bugünkü sigortacılık anlayışının başlangıcı sayılan sigorta işlemlerine, 14 üncü yüzyılda rastlandı. Ekonomik koşulların değişmesi ile ticaret, 14 üncü yüzyıldan başlayarak çok önemli gelişmeler gösterdi. O devirde deniz ticaretinde en ileride bulunan İtalya’da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347 tarihini taşımaktaydı ve İtalya’nın Cenova Limanı’ndan Mayorka’ya “Santa Clara” adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kuruldu. Sigorta konusunda ilk mevzuat ise, 1435 yılında yayınlanan Barselona Fermanıdır.
Denizde başlayıp gelişen sigortacılık, daha sonraları hayat sigortası fikrinin doğmasına neden oldu. Gemi ve yükünün sigorta edilebilmesi, kaptan, yolcular ve tayfaların da sigorta edilebilmesi fikrini gündeme getirdi.
17. yüzyılda bir İtalyan bankeri olan Tonti'nin getirdiği "Tontines" denilen sistemde, belirli kişiler bir araya gelerek, belirlenen bir süre için ortaya belirli bir para koymakta, süre sonunda hayatta kalanlar parayı aralarında paylaşmaktaydı. İnsanların çoğu, kendilerinin başkalarından daha çok yaşayacaklarına inandıklarından epey rağbet gören bu sistemde ölenlerin maddi kayba uğradıklarını düşünülerek, öngürülen süreden önce ölenler için de ölüm rizikosu karşılığı prim ödenmesi öngörüldü ve hayat sigortalarına geçiş de bu şekilde başladı. Ayrıca 1666 yılında Londra'da yaşanan ve 13.000 ev ve 100 kiliseyi tahrip eden yangın 17. yy'da sigortacılık fikrinin gelişmesini sağladı.

1688 yılında, İngiltere’de Lloyd’s’un temellerinin atılmasıyla sigortacılıkta yeni bir dönem başladı. Londra’da bulunan ve Edward Lloyd adında bir kişinin işlettiği kahvehane, gemi sahipleri, iş adamları ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde bulundukları bir mekân olmuştur. Burada sefere çıkan bir gemi veya geminin yükü üzerine teminat veren kişiler, “Underwriter” sıfatıyla belgeler düzenleyerek faaliyette bulunmaya başlamış ve yine bu kişiler Edward Lloyd’un ölümünden sonra kendi aralarında Lloyd’s adında bir topluluk kurmuştur. Lloyd’s 1871 yılında İngiltere Parlamentosunun çıkardığı bir kanunla birlik haline getirilmiştir. Lloyd’s ilk yıllarında sadece deniz sigortaları sahasında faaliyet gösterirken, sonraları kara sigortaları sahasına da geçmiş olup, günümüzde her türlü sigortanın yapılabildiği bir kuruluş haline gelmiştir.
Lloyd’s, dünya da başka benzeri olmayan, tamamen kendine mahsus bir sigorta kuruluşudur. Lloyd’s bir sigorta şirketi olmayıp, sigorta teminatı veren şahısların oluşturduğu bir topluluk, bir birlik ve aynı zamanda dünya gemicilik istihbaratı konusunda bir merkezdir. Lloyd’s’un en belirgin özelliği, Lloyd’s üyelerinin 300 yılı aşkın süredir bütün varlıklarıyla sorumluluk taşımaları ve hiç birzaman sigortalı ile doğrudan temas etmemeleri, ilişkinin “Broker” denilen aracı kişi veya firmalarla temin edilmesidir.
Ancak sorumluluk sigortalarında belirlenen yüksek sigorta bedelleri ve yaşanan katastrofik hasarlar nedeniyle Lloyd’s üyelerinin sınırsız sorumlulukları, bazı risk grupları için, sınırlı sorumluluk olarak değiştirilmiştir.

2. Sigortacılığın Dünyadaki Yaygınlaşma Evreleri
19. yüzyılda yangın sigortalan, İngiltere'den Avrupa'ya ve Birleşik Amerika'ya yayıldı. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1752 tarihinde, Londra sisteminden hareketle sigortacılık etkinliği zaten başlamıştı. Ancak ilk ciddi sigorta kuruluşu, Insurance Company of North America'dır. 1786'da Fransa'da ise ilk yangın sigorta şirketi kuruldu. Sigorta, Prusya ve Fransa Napolyon Kanunlarında geçmiştir. Sigortayı kumardan ayıran kurallar getirildi ve sigorta şirketlerinin denetimi ile ilgili kanunlar çıktı. 19. yüzyılın başlarında Alman, Avusturya, İngiliz Kanunlarını, diğer ülkeler de takip etti. Hatta 1864 tarihli "Ticareti Bahriye" Kanunumuz'da da bazı düzenlemeler yapıldı.
20 inci yüzyılda sigorta daha da gelişmiştir. İstatistiksel veriler daha sağlıklıdır. Mesuliyetler arttığından kusur esasından risk esasına doğru gidilmektedir. Sosyal sigortalar da bu yüzyılda gelişmiştir.

3. Ülkemizde Sigortacılığın Tarihsel Gelişimi
1850’lerde Avrupa’da faaliyet göstermeye başlayan sigortacılar Osmanlı Devleti topraklarında da aynı girişimlerde bulunmuşlardır. Bu acentelikler tamamen azınlıklar tarafından yönetiliyor, poliçeler genellikle Fransızca yazılıyor, prim hiçbir tarife veya sisteme bağlı olmuyordu. Sigortayı satın alanlar da çoğunlukla azınlıklar ve burada oturan yabancı uyruklu kişilerdi. O tarihlerde geniş ölçüde ahşap ev kullanılması ve meydana gelen yangınlar bu sigortacıların sayısını ve iştahını arttırmış, hiçbir kontrole ve izne tabi olmaksızın faaliyete geçen ve bir ara sayıları 150’ye varan acentelerin arasına sahteleri bile katılmıştır.
Osmanlı Devleti’nin yabancı ülkelere olan borçlarının idaresi ve tasfiyesi için kurulan Düyun-u Umumiye ve Kapitülasyonlar, yabancı acentelerin çalışmasına daha da kolaylık sağlamıştır. Ancak, bu faaliyetlerin yanı sıra şikâyetlerin artması Osmanlı Devleti’ni harekete geçirmiş ve 1883 yılında acentelere çalışmak için ruhsat alma zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde sigortaya karşı ilgi esasen 1870 yazında İstanbul’un Beyoğlu semtinin büyük bir kısmını tahrip eden yangından sonra duyulmaya başlamış ve 1872 yılında 3 İngiliz sigorta şirketi acente olarak faaliyete geçmiş, 1878 yılında bir Fransız sigorta şirketi bunu izlemiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, hemen hemen tamamıyla yabancıların elinde olan sigortacılık sektöründe, tümüyle yerli sermaye ve işgücüyle çalışan bir sigorta şirketi bulunmamaktaydı. Kurulan ilk şirket; Osmanlı Bankası, Tütün Rejisi ve Düyunu Umumiye İdaresi’nden bir sermaye grubunun ortaklığındaki 1893 tarihli Osmanlı Umum Sigorta’dır. Bunları, 1923 tarihinde Şark Sigorta (Riunione Adriatica Katılımı) ve diğerleri takip eder. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, ekonominin her alanında, öncelikli olarak da finans sektöründe yerel sermayenin faaliyet göstermesi ve güçlenmesi hedeflendi. Genç cumhuriyetin gelişmeye başlayan ekonomisi için sigorta sektörünün varlığı önem taşıyordu. Gerek Türk bankaları, gerekse tüccar ve sanayiciler, yerel sermayeye dayalı, güvenilir bir sigorta şirketine ihtiyaç duyuyorlardı. Kamu kesimi de yeni doğmakta olan sanayi tesislerini yabancı sermayeli sigorta şirketlerine emanet etmek istemiyordu.

Mustafa Kemal Atatürk, bu ihtiyaçları karşılamak üzere, tamamen milli sermayeli bir sigorta şirketi kurulması talimatı verdi. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, bu talimat üzerine Türkiye İş Bankası ve İttihad-ı Milli Sigorta Şirketi ortaklığı tarafından dörtte biri ödenmiş 500.000 TL sermaye ile 1925 yılında kuruldu. Aynı dönemde yurtdışı menşeli sigorta şirketleri de unvanlarını Türkçeye çevirmişlerdir. Bu çerçevede 14 Mart 1925’te Güneş Sigorta A.Ş. (Soleil) tesis edilmiş (Günümüzde faaliyetini sürdüren Güneş Sigorta ile karıştırılmamalıdır) ve bunu 19 Eylül 1926’da Bozkurt Türkiye Umum Sigorta Şirketi’nin (Assurence Gles de Paris) kuruluşu izlemiştir. 1927 yılında Sigortacılığın ve Sigorta Şirketlerinin Teftiş ve Murakabesi Hakkındaki Kanun yürürlüğe girdi. Yerli ve yabancı sigorta şirketlerinin denetlenmesi, döviz çıkışının önlenmesi amacını taşıyan bu kanunla birlikte sigortacılık gelişmeye, yerli sermaye ile kurulan şirketlerin sayısı artmaya başladı. 1929’da Milli Reasürans T.A.Ş. kuruldu. Tüm sigorta şirketlerinin topladıkları primlerin bir kısmını Milli Reasürans'a devretmesi zorunlu tutuldu.

Milli Reasürans T.A.Ş. şirketi, sigortacılığın millileştirilmesine zemin ve imkan hazırlamak, yabancı şirketlerin egemenliğini kırmak, reasürans primlerinin imkan nispetinde memlekette kalmasını sağlamak suretiyle döviz tasarrufunda bulunmak ve hazineye gelir temin etmek amaçlarına hizmet etti. Ayrıca, hükümetin toplumsal ve ekonomik politikalarının araçları olarak kullanılmak üzere tekeller oluşturmak amacı da güdüldü. Nihayet 1959 yılında 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu yürürlüğe girmiştir.

1968–1984 arasında sigorta şirketi kurulmasına izin verilmemiştir. 1980’li yıllardan itibaren sigorta sektöründe liberalleşme çalışmaları başlamış, piyasaya giriş-çıkışlar daha serbest hale gelmiş, mali bünyeyi güçlendirici önlemler alınmasına çalışılmıştır. Yine bu dönemde yeni sigorta şirketlerinin kurulması için verilen izni takiben şirket sayısı hızla artmıştır.
Son olarak, 2007 yılında artık günün ihtiyaçlarına cevap vermeyen 7397 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu yasalaştırılmıştır. Bu dönemde Avrupa tek sigorta piyasasına uyum çalışmaları hızlanmış ve sektör daha liberal hale gelmiştir.

Hiç yorum yok:
Write yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.