17 Aralık 2017 Pazar

2008 Dünya Krizi

 


2008 Dünya Krizi

ABD de başlayıp önce Avrupa’ ya bilahare bütün dünyayı etkileyen, en az 20 milyon kişinin işsiz kalmasına, 100 milyon kişinin yoksulluk sınırından açlık sınırına geçmesine ve dünya halkının yarısının satın alma gücünün azalmasına neden olan Mortgage krizi, önemli iyileştirici tedbirlere rağmen halen ülkeleri ve insanları y e n i dalga korkusu ile tedirgin etmeye devam etmektedir. Bu kriz başta vahşi kapitalizmin bir ürünü olmakla birlikte temelinde açgözlülük, doyumsuzluk, aşırı kural görev ihlali, ihmal ve örtbas gibi insani zaaflara dayanmaktadır. Konunun en acı tarafı bu krizin faturasını krize sebep olanlar değil masum insanların ödemesidir.
Bu krizle ilgili olarak Papa’nın, kar ve zarar ortaklığına göre fon toplayan, reel sektöre dayanarak fon kullandıran İslami bankacılığın incelenerek ondan yararlanılmasını tavsiye etmesi üzerine zaten popüleritesi günden güne artan İslami bankacılık dünyanın gündeminde daha fazla yer almaya başlamıştır. Bu konuda kendimize şu soruyu sormamız gerekir.  İslami bankacılık kuralları uygulansaydı bu kriz önlenebilir miydi? Bu soruya cevap verirken çok dikkatli objektif ve sağduyulu olmamız gerekir. Bu soruya verilebilecek en objektif cevap, İslami finans bu krizin doğmasına engel olamamakla birlikte krizin boyutunu önemli ölçüde küçültebilirdi. Çünkü krizin çıkma nedeni faizli bankacılık ilkeleri değil, likidite bolluğuna dayalı risk iştahı, eşik altı denilen konut kredilerinin kötü yönetilmesi ve ABD de 2006 dan sonra kredi faizlerinin hızla artmasıdır. Konuyu aşamalarına göre şu şekilde anlatmak mümkündür.
  • • 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin ardında oluşan bütçe açığı para basarak karşılanmış bu da aşırı likidite bolluğuna ve faizler üzerinde aşağı yönlü baskıya neden olmuştur. Bu baskı kredi faiz oranlarının % 1’lere kadar düşmesi ile sonuçlanmıştır. 
  • • Likidite bolluğu ve düşük faiz, kredi portföyünü yeni seküritizasyonlar yoluyla hızla büyütmüş ve portföy yaklaşık 11 trilyon dolara kadar yükselmiştir. (ABD milli geliri 14 trilyon USD dır.) Bu arada konut fiyatları yeni kredilerden kaynaklanan talep artışı nedeniyle hızla yükselmiş ve konutların değeri birkaç katına çıkmıştır. Bu durum risk iştahını körüklemiştir. 
  •  • Düşük faiz ve likidite bolluğuna aç gözlülük de eklenince ortaya konut kredilerinin kötü yapılandırılması,  başka bir ifade ile kötü risk yönetim çıkmıştır. Örneğin bizde konutun % 80’i finanse edilirken ABD de % 95’i finanse edilmektedir. Bizde ödemeler hemen başlarken ABD’  de 2 yıllık ödemesiz dönem bulunmaktadır. Bizde ipotek teminatının yanında iki de sağlam kefil alınmakta iken ABD ‘de kefil alınmamaktadır. Bizde borçlunun ödeme gücü yani gelir durumu dikkate alınırken ve ödeme gücü olmayana kredi verilmezken ABD’ de bu hususa dikkat edilmemiş işsiz göçmenlere ve ödeme gücü yetersiz kişilere bile kredi verilmiştir. 2004 yılında hızlanan subprime (alt kalite) konut kredileri, 2006 yılına yani ödemesiz dönemin sona ermesinden sonra ilk taksitlerde aksamaya başlamıştır. 
  • • ABD savunma harcamaları artık yeni para basarak karşılanamayınca bu sefer borçlanmaya ağırlık verilmiş, bu da faizleri hızla yukarıya çekmiştir. Borçlanma faizlerinin ardından kredi faizleri de hızla artmaya başlamış ve %1 lerden kullanılan kredilerin faizi % 5 lere tırmanmıştır. Zaten ödeme gücü zayıf olan özellikle değişken faizli kredi borçluları faizlerin yükselmesi nedeniyle borçlarını ödeyememiş, bu durum hacmin çok büyük olması nedeniyle krize yol açmış,   kriz 2006’nın sonlarından başlayarak 2008 Eylülünde Lehman Brothers’ın batmasına kadar tırmanmış ve 2008 Eylülünde büyük bir patlama yaparak bütün dünyaya yayılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalardan görüldüğü üzere krizin nedenleri arasında faizli bankacılığın teknikleri bulunduğu gibi  (kredi alacağının birkaç kez satılması)  her yerde görülebilen aç gözlülük, ihmal, dikkatsizlik, sorunları örtbas, aşırı kural ihlali gibi nedenler de bulunmaktadır. Biz kendimizi çok ön plana çıkararak eğer İslami bankacılık uygulansa idi bu kriz çıkmazdı şeklinde bir ifade kullanırsak bu hem abartma hem de önyargılı bir yaklaşın olurdu. Çünkü bizde görüldüğü gibi İslami bankalar da aşırı kural ihlali ve açgözlülük nedeniyle batabilmektedir. Ancak İslami bankacılıkta alacağın satışı yani kredi alacaklarının satılarak menkul kıymetleştirilmesi yasak olduğu için zararın boyutu çok daha düşük olabilirdi. Örneğin 4 milyon yerine 1 milyon hatta daha da az olabilirdi.

Hiç yorum yok:
Write yorum

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.