31 Mayıs 2010 Pazartesi

Fitch İspanya Notunu Düşürdü

 
Fitch İspanya’nın notunu düşürdü, dolar fırladı

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in, İspanya’nın kredi notunu düşürmesinin ardından, dolar Avrupa’nın ortak para birimi euro karşısında yükseldi.

Fitch’in Madrid hükümetinin bütçe açığını azaltmak için aldığı kemer sıkma önlemlerinin ülkenin büyümesine zarar vereceği gerekçesiyle, İspanya’nın AAA olan kredi notunu, AA+’ya indirdi. Bu gelişmenin ardından, Perşembe gününü dolar karşısında 1.2354 seviyelerinde kapatan euro, Cuma günü 1.2266 seviyesine geriledi.

Uzmanlar, İspanya’nın notunun indirilmesinin Avrupa’daki borç krizine yönelik endişeleri artırdığını ve yatırımcıların güvenli liman olarak gördükleri dolara yöneldiklerine dikkat çekti.

ABD’li New York Mellon bankasının analistlerinden Samarjit Shankar, “Geçen haftalarda birçok ülkenin kredi notunun düşürüldüğünü gördük ancak İspanya’nın not indirimi, yatırımcıların euro bölgesindeki sorunların uzun bir süre daha devam edeceğine yönelik endişelerini yineledi” dedi.

EUROYA KARŞI POZİSYON DEVAM EDECEK

Shankar, “Eurodaki düşüşün hızında son zamanlarda bir azalma görülse de yatırımcıların Avrupa’nın ortak para birimine karşı pozisyon alması için gerekli birçok neden var. Euronun dolar karşısında son dört yılın en düşüğüne gerilemesi bunların başında geliyor” dedi.

Shankar, son dönemde peş peşe kemer sıkma politikaları açıklayan euro bölgesi ülkelerinin bu politikaların takip edileceğine yönelik kesin kanıtlar öne sürmediğini ifade etti.

ABD merkezli döviz araştırmaları şirketi Global Forex Trading’in direktörlerinden Kathy Lien, “Fitch’in kararı hiç şüphe yok ki euro ve diğer riskli varlıkların bu ayın başında büyük değer kaybı yaşamasına neden olan belirsizliği artıracaktır” dedi.

ABD BORSALARINI ETKİLEDİ

Fitch’den Avrupa borsalarının kapanmasından sonra gelen bu karar, ABD’li yatırımcıların euro bölgesindeki sorunların küresel ekonomik iyileşmeye zarar vereceği şeklinde yorumlamasına neden oldu.

ABD’li borsalar, Cuma gününü yüzde 1 ve üzerinde değer kaybıyla kapattı.

Dow Jones Sanayi Endeksi, yüzde 1.2’lik düşüşle, 10,135.37 puana gerilerken, Nasdaq yaklaşık yüzde 1 düştü. S&P 500 endeksi ise günü yüzde 1.24’lük değer kaybı ile kapattı.

Öte yandan, diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, 28 Nisan’da İspanya’nın uzun vadeli kredi notunu AA+’dan, AA’ya düşürmüş ve ülkenin not görünümünü negatifte tuttuğunu açıklamıştı.

Rating sınıflamasına göre AAA, AA, AA+, AA-, A+ yatırım yapmak için ‘en güvenilir’ ülke anlamına geliyor.

İsrail Hatası Piyasalarda Tehlike Çıkardı

 
İsrail gerginliği iç piyasaları vurdu

Küresel piyasalarda, Japonya'da koalisyon hükümetinin dağılması ve Avrupa'da İspanya'ya yönelik endişelerin artmasına rağmen ABD ve İngiltere'de ulusal tatil olması nedeniyle sakin bir seyir hakim. İçerde ise İsrail ile yaşanan gerginlik, İMKB'de yüzde 1.5'i aşan kayıp yaşatırken, dolar/TL 1.57 seviyesinde bulunuyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in Cuma günü İspanya'nın kredi notunu düşürmesi ve Japonya'da koalisyon hükümetinin dağılmasına rağmen ABD ve İngiltere'de ulusal bayram nedeniyle piyasaların kapalı olması küresel çapta bugün sakin bir seyir ortaya çıkardı.



İçerde ise piyasalardaki hareketlilik, İsrail ile Türkiye arasında Filistin'e yardım için gönderilen gemilere müdahale edilmesinin yarattığı gerginlik nedeniyle daha sert oldu. Yurt dışı piyasalardaki sakin havaya rağmen, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) yüzde 1.5'i aşan kayıplarla 54 bin 536 seviyesinden kapattı.



Dolar/TL 1.57'nin üzerine çıkarken, euro/TL ise 1.93'e yükseldi.



ANALİSTLER KÖTÜMSER DEĞİL

Analistler, İsrail ile Türkiye arasındaki gerginliğin iç piyasada negatif etkisi olabileceğini ancak Türkiye'ye yönelik görüşlerinde çok büyük değişiklik yapmayacağını belirtti.



Paris merkezli Crédit Agricole Cheuvreux analisti Simon Quijano-Evans gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu bilgi notunda, "Yerel medyanın yaşanan olayı yoğun şekilde Türkiye-İsrail ilişkilerine zarar vereceğine yönelik haberleriyle piyasalar açılışta olumsuz etkilendi...[Gelişmenin] iç piyasadaki algıyı negatif etkilediği açık ancak bizim bakışımızda Türkiye'nin yerini anlamlı şekilde değiştiren bir şey değil" dedi



UniCredit gelişmekte olan piyasalar analisti Ferrazzi Matteo ise hurriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bölgesel bir güç olduğunu ve İsrail ile ilişkilerin önemli olduğunu belirtti ve iç piyasaların bu jeopolitik gerginliklere karşı oldukça hassas olduğunu söyledi.



Matteo, "Avrupa'daki borsalar yatay ya da artıda seyrederken, Türk borsası yüzde 2 değer kaybetmiş bulunuyor. Lira da zayıfladı. Piyasalar çökmeyecektir ancak en azından birkaç gün bu olayın negatif etkilerini hissedecektir."



ASYA VE AVRUPA YATAY

Öte taraftan, Fitch Ratings'in İspanya'nın kredi notunu bir AAA’dan AA+’ya indirerek bir basamak düşürmesi, Euro Bölgesi ekonomilerine ilişkin endişeleri artırmasına rağmen, Asya borsaları bugün yatay seyrediyor.



Japonya'da sol eğilimli Sosyal Demokrat Parti'nin, hükümetten ayrılma kararı alması, parlamento seçimlerine iki ay kala koalisyonun gücünü zayıflattı. Bu haberle ülkede hisse senetleri piyasalarında düşüş yaşanmasına rağmen daha sonra gelen Nisan ayı sanayi üretimi verisindeki önceki aya kıyasla yüzde 1.3'lük artış, kayıpların geri alınmasını sağladı.



Ancak Japon yeni bu gelişmelerden olumsuz etkilenerek dolar ve euro karşısında değer kaybetti. Bugün ABD ve İngiltere borsaları Ulusal Anma Günü nedeniyle kapalı.



İspanya haberi ile Cuma günü 1.2260'a kadar euro/dolar paritesi bu sabahki işlemlerde kısmi toparlanma yaşayarak 1.23'ün üzerinde işlem görüyor.



Petrol 74 doların hafif üzerinde, altın 1.214 dolar seviyesinde bulunuyor.

Dünya Basınından İsraile Tepkiler

 
DER SPIEGEL: Gazze yardım konvoyuna İsrail'den kanlı saldırı: Gazze'ye yardım götüren gemi konvoyuna İsrail komandaları sabaha karşı saldırdı. Televizyonların verdiği haberlere göre askeri operasyonda 16 kişi öldü. Türkiye İsrail'in operasyonunu kınarken, İsrailli bir bakan, "ölenler için üzgünüz" açıklaması yaptı.

BBC: İsrail, Gazze'ye yardım götüren gemi konvoyuna operasyon düzenledi. Saldırıda en az 2 kişi öldü. İsrail güçleri, 600 kişiyle birlikte yola çıkan gemileri sabaha doğru bastı.

CNN International:
İsrail ordusu, Gazze'ye yardım malzemesi taşıyan Türk gemisine operasyon düzenledi. Sabaha karşı saat 04.30'da askeri helikopterlerle gelen İsrail komandoları, yardım malzemesi taşıyan Türk gemisine indi. CNN'de yer alan habere göre, gemide bulunan bir kişi Twitter'e şunları yazdı: Askeri helikopterlerden atlayan İsrail komandoları Türk gemisine indikten hemen sonra silahsız sivillere ateş etmeye başladı" dedi.

EL CEZİRE: Gazze'ye uygulanan ablukayı kırmak amacıyla bölgeye yardım malzemesi götüren gemilere İsrail güçleri saldırdı. İsrail ordu radyosu, Pazartesi sabah erken saatlerde yapılan operasyonda 16 kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin yaralandığını açıkladı. Yardım taşıyan gemilere Gazze'ye 65 kilometre mesafede uluslararası sularda müdahale edildi.

DIE WELT: İsrail komandoları yardım konvoyuna askeri müdahalede bulundu. İsrail ordusu, Filistine yardım malzemesi götüren ve içinde yüzlerce kişinin bulunduğu bir gemiye askeri operasyon düzenledi. Olay sonrası ölü ve yaralılar var.

THE NEW YORK TIMES: Haber ajansları İsrail ordusunun Gazze’ye binlerce ton yardım taşıyan bir konvoya saldırması sonucu en az 14 kişini öldüğünü ve 30 kişinin de yaralandığını duyurdu.

Yardım konvoyundaki aktivistlere göre, Pazar gece yarasından kısa bir zaman sonra İsrail savaş gemileri uluslararası sularda seyreden yardım gemilerinin yolunu kesti. Bir İsrail televizyonu 10 kişini öldüğünü belirtirken, İsrail ordu radyosu ise 3 İsrail komandosunun hafif yaralandığını açıkladı. Challenger-1 gemisinde bulunan Özgür Gazze Hareketi temsilcisi Huwaida Arraf, telefonla yapılan bağlantıda İsrail askerlerine tamamen silahsız siviller olduklarını söylediklerini ve şiddet kullanmamalarını istediklerini belirtti.

THE WASHINGTON POST: İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne yardım ulaştırmak isteyen konvoya komandoların saldırı düzenlemesi sonucu Filistin'e yardım götüren gemideki en az 10 aktivistin öldürüldüğünü duyurdu. İsrail ordusu açıklamasında, askerlerin konvoydaki 6 geminin güvertesinde bıçak ve sopalı saldırıya uğradığını belirtti.



Açıklamada, bir aktivistin askerlere ait bir silahı ele geçirdiği ve silahın ateş aldığı belirtildi. Ancak silahın aktivist tarafından mı yoksa yanlışlıkla mı ateşlendiği konusunda bir açıklama yapılmadı.

SKY TV: İngiliz televizyon kanalı, görgü tanıklarına dayanarak gemidekilerin, İsrailli askerlere bıçak, sopa ve baltalarla saldırdığını, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın saldırıları en ağır şekilde protesto ettiğini aktardı.

Sky ayrıca, saldırının Washington'da ABD Başkanı Barack Obama ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında yapılacak görüşme öncesinde gerçekleştiğine dikkati çekti.

TELEGRAPH: İsrail komandolarının abluka altındaki Filistin yerleşimi Gazze'ye yardım götüre bir filoya saldırması sonucu yaklaşık 16 kişi hayatını kaybetti. Gemilerin güvertelerine helikopterlerden sarkıttıkları iplerle çıkarma yapan İsrail askerleri ile aktivistler arasında kavga çıktı.



Yardım konvoyu sözcülerinden Greta Berlin, kendisine 10 kişinin öldüğü, onlarca insanın da yaralandığının söylendiğini belirtti. Berlin İsrail askerleri "silahsız sivillere" saldırmakla suçladı. Bir İsrail radyo istasyonu ise devam eden operasyonda 14 ile 16 arasında ölü olduğunu söyledi ve saldırının kendilerini amaçlarından alıkoyamayacağını belirtti.

ABC: Bir İsrail ordu sözcüsü, "gemilere binen askerlerin silah kullanımını da içeren şiddetle karşılaştığı ve bunun İsrail askerlerini güç kullanmaya zorladığını" belirtti.

MSNBC: İsrail televizyonu ve "eylemci grubunun bir avukatına" dayanılarak verilen bilgilere göre, İsrail donanma komandoları kuşatma altındaki Gazze'ye yardım ve Filistin yanlısı eylemcileri taşıyan 6 gemiden en az birine saldırdı.

EL PAİS: Gemilere saldırı çok kötü düzenlendi. Kendilerini belki sadece bıçak ve sopalarla savunan siviller ile eşit olmayan bir çatışma yaşandı. Daha önce yapılan uyarılar bir bahane olamaz. İsrailli askeri kaynaklar dediği gibi gemilerde bir iki tabanca olsa bile bu bir bahane değil. İsrail her şeyi kötü yaptı. Netanyahu hükümeti, uçurumdan sarktı.

30 Mayıs 2010 Pazar

Gelecekte En Çok Talep Edilecek Meslekler

 
Hangi Mesleklere Yönelmeli...

2018’de en çok talep edilecek meslekler belirlendi, bu meslekleri yapan kazanacak!

Amerikan Çalışma Bakanlığı, araştırmalar ve istatistikler ışığında 2018’in en gözde mesleklerini sıraladı. İşte 8 sene içinde en çok talep edilecek mesleklerin listesi:

1. BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİĞİ: Gelenekselmühendislik bilgilerini biyoloji ve tıp sorunlarının çözümünde kullananmeslekte yüzde 72 talep artışı bekleniyor.

2. AĞ SİSTEMLERİ ANALİSTİ: Yüzde 53 talep artışı bekleniyor.

3. EVDE SAĞLIK HİZMETİ: Beklenen talep artışının yüzde 50 olduğu açıklandı.

4. EVDE KİŞİSEL BAKIM HİZMETİ: Yüzde 46 talep artışı bekleniyor.

5. MALİ MÜFETTİŞ: Beklenen talep artışı en az yüzde 41.

6. MEDİKAL ARAŞTIRMACILAR: Yüzde 40 talep artışı bekleniyor.

7. DOKTOR YARDIMCILIĞI: Yüzde 39 talep artışı bekleniyor.

8. CİLT BAKIMI UZMANI: Beklenen talep artışı en az yüzde 38.

9. BİYOKİMYACI, BİYOFİZİKÇİ: Yüzde 37 talep artışı bekleniyor.

10. ANTRENÖR: Yüzde 37 talep artışı bekleniyor.

DIŞ HABERLER

25 Mayıs 2010 Salı

Euro Yükselir mi

 
Euronun Son Durumu

Euro yükselmeden önce daha fazla düşecek

Uzmanlar, Avrupa’daki borç krizinin dolar karşısında son dört yılın en düşük seviyesine gerileyen euroya baskı uygulamaya devam edeceğini belirtiyor.

Avrupa’nın ortak para birimini kullanan 16 ülkenin hepsi için, eurodaki değer kaybı o kadar kötü bir gelişme değil. Euronun dolar karşısında son dört yılın en düşük seviyesine gerilemesi, Almanya gibi ihracatçı ülkelerin yararına bile olabilir. Hatta bu ülkeler, kemer sıkma politikalarının acı faturalarını, yabancı ülkelere yaptıkları satışlardan çıkarabilir.

Ancak euronun dolar karşısında değer kaybetmesi, ABD’nin ihracatına sekte vurabilir. Başkan Barack Obama’nın beş yıl içinde iki katına çıkarmayı planladığı ihracat, bu şekilde rekabet gücünü kaybedebilir.

Cenevre merkezli araştırma şirketi Uluslararası Para Politikaları ve Bankacılık Çalışmaları Merkezi Başkanı Charles Wyplosz, “Euronun değer kaybetmesi aslında bölge ülkeleri için iyi bir gelişme. Bu durum, euro bölgesinin kıta genelini etkisi altına alacak bir resesyon yaşamasının önüne geçebilir” dedi.

Wyplosz aynı zamanda, euronun dolar karşısında uzun vadede 1.10 ile 1.20 arasında değişen bir bantta işlem göreceğini tahmin ederken, “Euronun yeniden yükselişe geçmeden evvel daha derin düşüşler yaşayacağını düşünüyorum” dedi.

DÜŞÜŞ DEVAM EDECEK BEKLENTİSİ HAKİM

İsviçreli banka UBS ile birlikte Danske Bank A/S, Royal Bank of Scotland ve Bank of America Merrill Lynch’in strateji uzmanları da Wyplosz ile aynı görüşü paylaşıyor.

Uzmanlar, euronun yılsonuna kadar dolar karşısında 1.15 ile 1.26 arasında değişen bir bantta işlem göreceğini söylüyor.

Fransız BNP Paribas bankası ise 2011’in ilk çeyreğinde euro/dolar paritesinde tahmin edilenlerden daha büyük düşüşler görülebileceğini belirtti.

YUNANİSTAN ETKİSİ

Euro, 17 Mayıs’ta dolar karşısında son dört yılın en düşük seviyesine gerilirken, bu mali yılda toplam yüzde 14’lük değer kaybı yaşadı. Yunanistan’daki borç krizinin Avrupa geneline yayılacağı korkusunun Avrupa’nın ortak para birimine olan güveni yerle bir etmesi, bu düşüşteki en büyük unsur olarak gösteriliyor.

Diğer yandan, Bloomberg haber ajansının topladığı veriler, satın alma gücü paritesi açısından, yani benzer ürünlerin farklı para birimlerine göre değerleri dikkate alındığında, euronun dolar karşısında yüzde 8.2 oranında daha değerli olduğunu ortaya koydu.

BNP Paribas’ın döviz stratejisti Hans-Guenter Redeker, “Avrupa mali krizlerle boğuşmaya devam ettiği sürece, euro önümüzdeki üç ya da dört yılda dolar karşısında bu seviyelerde kalmaya devam edebilir” dedi.

23 Mayıs 2010 Pazar

Tanınmış Ekonomistler Türkiyede

 
Dünya çapında tanınmış ekonomistler İstanbul'a geliyor

26-28 Mayıs’ta İstanbul’da bir araya gelecek olan 56 ülkeden aralarında dünya çapında ün yapmış ekonomi profesörlerini ağırlıyoruz.

İstanbul bu kez dünyada ekonomi biliminin önde gelen temsilcilerine ev sahipliği yapacak. 56 ülkeden aralarında dünya çapında ün yapmış ekonomi profesörlerinin de bulunduğu 462 akademisyen, 26-28 Mayıs’ta İstanbul’da bir araya gelerek, küresel kriz sonrası yeni ekonomi düzenini masaya yatıracak. T.C. Merkez Bankası ile VOB’un da desteklediği Konferansa, OECD’den Dünya Bankası’na kadar çok sayıda önemli kuruluşu temsilen bürokratların da katılacağı bildirildi.
Türk akademisyenler tarafından kurulan EBES (Eurasia Business and Economics Society - Avrasya Ekonomi ve İşletme Birliği) bu yıl ikincisini gerçekleştireceği konferansı 26-28 Mayıs’ta İstanbul’da yapıyor. Merkez Bankası ve VOB’un (Vadeli Opsiyon Borsası) desteğinde yapılacak konferansa 56 ülkeden ekonomi, finans ve işletme alanlarından 461 akademisyen katılıyor. Dünyanın önde gelen üniversitelerinden seçkin akademisyenlerin de katılacağı konferansta 263 makale sunup tartışılacak.
Akademisyenlerin yanı sıra aralarında OECD ve Dünya Bankası uzmanları ile bazı ülkelerin merkez bankaları yetkilileri olmak üzere değişik düzeyde ekonomik kuruluşlardan bürokratlar da konferansı izleyecek. İlki geçen yıl İstanbul’da yapılan konferansa 51 ülkeden 295 akademisyen katılmış ve 165 makale sunulmuştu.

-DÜNYA EKONOMİSİNİN GELECEĞİNE İLİŞKİN ÖNEMLİ KONULAR TARTIŞILACAK-

EBES’in kuruluşuna öncülük eden Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, ekonomi ve finans dünyasının seçkin isimlerinin bir araya geldiği bu akademik toplantıların dünya ekonomisinin önemli bir değişim ve dönüşüm sürecinde olduğu böyle bir dönemde çok önem taşıdığını ve sunulan makalelerin geleceğin ekonomik düzenine yönelik arayışlar için önemli bir platform olacağını belirtti. Doç. Dr. Bilgin, yüksek katılımlı ve prestijli bu konferansların Türkiye’nin bilimsel alanda tanıtımı için de çok büyük bir katkı sağlayacağını söyledi. EBES’in konferanslarının önemli bir özelliğinin, yurtiçinden katılım oranının düşüklüğü olduğunun altını çizen Doç. Dr. Bilgin, bu durumu, “yurtiçinden katılımın kesinlikle yüzde 20’yi geçmemesine özel bir özen gösteriyoruz” şeklinde değerlendirdi.

-“BAŞVURULARIN ANCAK YARISINI KABUL EDEBİLDİK”-

Konferanslarda sunulan makalelerin özetlerinin konferans kitabında basıldığını, tüm makalelerin ise konferans CD’sine kayıt edildiğini belirten Doç. Dr. Bilgin, EBES Konferanslarının uluslararası akademik camiada çok ilgi gördüğünü ve oldukça prestijli bir hale geldiğini kaydederek “ Bu yılkı konferansa 64 ülkeden 812 akademisyen başvurdu. Bu başvuruların ancak yarısını kabul edebildik” dedi.
Doç. Dr. Bilgin’in verdiği bilgiye göre, 2008 yılında kurulan EBES’in amaçları arasında uluslararası bilimsel-akademik konferanslar düzenlemenin yanı sıra bilimsel dergiler çıkarmak da yer alıyor. İlki “EBES 2009 Conference” adıyla geçen yıl Haziran ayında İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’nde yapılan konferansın, başarılı geçmesi ve katılımcıların yoğun ilgisi nedeniyle 2010 yılından itibaren yılda iki konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı. Bu konferanslardan biri her yıl Mayıs-Haziran aylarında İstanbul’da, diğeri ise Ekim ayında yurtdışında yapılacak. EBES’in İsrail’den Çin’e İsveç’ten Avustralya’ya kadar değişik birçok ülkeden akademisyenlerin oluşturduğu bir de Danışma Kurulu var. Bu kurulda dünyanın önde gelen üniversitelerinden akademisyenler bulunuyor. EBES, ayrıca “Eurasian Economic Review” ve “Eurasian Business Review” adlarıyla iki İngilizce bilimsel dergi de çıkarıyor. 26-28 Mayıs’ta yapılacak oturumlar Taksim Nippon Oteli’nde yapılacak.



EBES’in bu yıl için planladığı ikinci konferans ise Ekim ayı sonunda Atina’da gerçekleştirilecek.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu İstihdam Yaratma Peşinde

 
Hisarcıklıoğlu İstihdam Yaratılmasında Destekci

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, hükümete yeni istihdam yaratılması konusunda destek vererek ''Hep beraber kamu ve özel sektörün elbirliğiyle istihdam seferberliğini başlatalım. 1,3 milyon değil, daha fazla istihdamı bu camia yapar. Dün yaptık yarın da en iyisini yapacağız. Herkes emin olsun, önümüzdeki dönemde istihdamın hızla arttığını göreceğiz'' dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Hisarcıklıoğlu, TOBB-ETÜ'de gerçekleştirilen 65. Olağan Genel Kurul'un açılışında yaptığı konuşmada, işsizlik konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

İşsizliğin, Türkiye'nin en büyük sorunu olduğunu herkesin bildiğini, iş dünyası olarak, bu sorunun Türkiye'nin geleceğini tehdit ettiğinin farkında olduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, bunun sadece iktisadi değil, aynı zamanda sosyal bir mesele olduğunu, toplumsal barışı ve sosyal yapıyı tehlikeye soktuğunu kaydetti. ''Türkiye'nin geleceğine ortak olan bizler, sorunlara da, çözümlere de ortağız'' diyen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

''Ancak bir noktanın da altını çizmek istiyoruz. Bizler, sizin de her zaman belirttiğiniz gibi ne aldatan olduk ne de aldanan olduk. Birileri gibi (aslı yok yaylasında binbeşyüz koyunumuz var) iddiasında bulunmadık. Masa başında hesap yapıp, yüzbinlerce yeni istihdam sağlayacağız, havası vermeye çalışmadık. Yanlış anlaşılsak da gözümüzün gördüğünü konuştuk. Özel sektörün tek çatı örgütü olarak, firmalarımızla ve diğer iş dünyası örgütleriyle beraber, istihdam sorununun çözümü için arayış içinde olduk. Ve başardık.

2002-2008 arasında özel sektörümüz, 3 milyon kişiye yeni istihdam sağladı. Üstelik kayıtdışı ekonomiyi de azalttık. Nereden anlıyoruz? Çünkü yine aynı dönemde sigortalı istihdamı 3,6 milyon kişi büyüdü. Yani hem istihdamı hem de kayıtlı çalışan sayısını artırmışız. Peki, bunu nasıl başardık? Bunun cevabı, istikrar ve reform sürecidir, ekonominin büyümesidir. Devletten para-pul istemiyoruz. Rakiplerimizle eşit şartlarda mücadele edebilelim, bu bize yeter.''

Konuşmasında istihdam rakamlarına da değinen Hisarcıklıoğlu, Şubat itibariyle son 1 yılda, sanayideki istihdam artışının 292 bin kişi, inşaatta 110 bin kişi, hizmet sektörlerinde de 423 bin kişi olduğunu, yani özel sektörün istihdamının yaklaşık 825 bin kişi arttığını kaydetti.

Türkiye'nin iş ve yatırım ortamı düzeldikçe, ekonomi büyüdükçe, istihdamı artırdıklarının ortada olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğu, istihdam meselesinde kesin çözümün, çarkların daha hızlı dönmesi, üretim ve rekabet gücünün artmasından geçtiğini anlattı. Çarkların dönmeye devam etmesi için, itici güce ihtiyaç bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, böyle bir rüzgârı tekrar estirmeleri halinde bu camianın, istihdam sorununu yine çözeceğini vurguladı.

''İSTİHDAM SEFERBERLİĞİNİ BAŞLATALIM''

Delegelere ''Çözer miyiz arkadaşlarım?'' diye soran Hisarcıklıoğlu, alkışlarla karşılanması üzerine bu kez de ''Peki bu işsizlik meselesini çözmeye hazır mıyız?'' sorusunu yöneltip yine alkış alınca, ''O zaman biz hazırız. O zaman hep beraber kamu ve özel sektörün elbirliğiyle istihdam seferberliğini başlatalım. 1,3 milyon değil, daha fazla istihdamı bu camia yapar. Dün yaptık. Daha da iyisini yapacağız. Herkes emin olsun, önümüzdeki dönemde istihdamın hızla arttığını göreceğiz'' diye konuştu.

Refah dolu yarınların, akıl dolu bugünlerle başlayacağını, bunun için önce zihinlerin değişmesi gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, ''Zihinler dar olursa ufkumuz da dar olur. Ufkumuz dar olursa, dünyayı yakalayamayız. Geride kalırız. Ortak hedefimiz, zengin, özgür ve mutlu bir Türkiye'dir'' dedi. Teşebbüs hürriyetinin temelinin burada olduğunu ve demokrasinin bunun için şart olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, istikrarın daha fazla demokrasi olduğunu, sadece demokrasinin olduğu bir yapının, hiçkimsenin vazgeçemeyeceği din, vicdan ve teşebbüs özgürlüğünün garantisi olduğunu anlattı.

''Demokrasi olmalı ki, huzur ve istikrar olsun. Keyfilik değil, kural hakimiyeti olsun. İlişkiler değil, kurallar belirleyici olsun, rekabet eşit şartlarda yapılsın. Bizim vergilerimizle maaşlarını alanlar, milletin amiri değil, hizmetkârı olsun'' diyen Hisarcıklıoğlu, siyasetin, siyasi platformlarda yapılması gerektiğini belirterek ''Kimse kendine durumdan vazife çıkartmasın. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye olsun'' diye konuştu.

Demokrasiyi sloganlaştırmak yerine, kurumsallaştırmak zorunda olduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, aksi takdirde hakkın ve vicdanın değil, gücü elinde bulunduranın dediğinin olduğu, zayıf ve adaletsiz bir sistemin doğacağını, böylelikle zayıflayan bir bünyeye, her türlü belanın musallat olacağını kaydetti. Hisarcıklıoğlu, bunun sonunda da ülkenin, yasadışı yapılanmalara ve yolsuzluklara karşı zayıf düşeceğini belirtti.

İşte bu nedenle TOBB camiası olarak, Türkiye'yi daha demokratik ve zamanın ruhuna uygun bir ülke yapma yönünde atılacak adımları desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini belirten Hisarcıklıoğlu, demokrasi konusunda, hep siyasilerden bir şeyler beklenilmemesi gerektiğini söyledi. ''Buradan herkese seslenmek istiyorum. Daha iyi bir gelecek, daha güçlü bir Türkiye için önce vicdanımızın sesine kulak verelim. Zaman, mekan ve konu sınırı olmaksızın vicdan, bu ülkenin temel harcı olmalı. Vicdanınız sizi itham etmezse, başkalarının ithamının değeri yoktur. İradenize hâkim olacak, ama vicdanınızın esiri olacaksınız. Unutmayın ki, yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır'' diye konuştu.

''YENİ VE ÇAĞDAŞ BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR''

Ekonomide dünya ile rekabet için, dünya standartlarını nasıl benimsediyseler demokrasi'de, dünya standardına ulaşmaları gerektiğine vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

''Bu anlamda sadece siyaseten değil, ekonomik ve toplumsal olarak da yeni ve çağdaş bir Anayasa;ya ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü bu Cumhuriyet, bürokrasinin hakimiyeti için değil, hakimiyeti milliye için kuruldu. Bu Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olmak için kuruldu. Katılımcı bir yönetim anlayışı getiren, hak ve özgürlükleri koruyan, çağdaş bir Anayasamız ve herkesin güvendiği bir yargı sistemimiz olmadan, 2023 yılındaki hedeflerimize ulaşamayız.

Toplumun, daha çağdaş ve refah içinde yaşamasına hizmet etmeyen yasal düzenlemeler, bir türlü sona ermeyen bürokratik, şekilci anlayış, artık sona ermelidir. Ve bütün bu demokratikleşme süreci, demokratik sabır ve olgunlukla yönetilmelidir. Değişimi kalıcı hale getirmenin ve sonuçlarıyla birlikte insanları mutlu kılmanın başka bir yolu da yoktur.''

Konuşmasında siyasetçilere de seslenen Hisarcıklıoğlu, dünya standardında demokrasi isteniyorsa siyasal sistemin daha demokratik ve daha katılımcı olması gerektiğine işaret etti. Kaliteli demokrasinin yolunun, demokratik siyasetten geçtiğini, milletle vekili arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarının bu çerçevede mutlaka yenilenmesi gerektiğini bildirdi.

Konuşmasında dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin görüşlerini de dile getiren Hisarcıklıoğlu, 2009 yılında dünya ekonomilerinin ortalama yüzde 5 küçüldüğünü, dünyada üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin 3,3 trilyon dolar azaldığını, 182 ülkeden 133'ünde ekonomik daralma yaşandığını, küresel ticaret hacminin 3,6 trilyon dolar, yani yüzde 25 gerilediğini, 27 milyon kişinin de işini kaybettiğini anlattı.

Şimdi, kontrolsüz küreselleşme sonucu ortaya çıkan olumsuz etkileri giderme, kurallı ve adil rekabete dayalı bir piyasa ekonomisine geçme dönemi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ürettiklerinden fazlasını kazanan finans kesiminin dizginlenmesi, çalışanların ve üreticilerin adil bir şekilde paylarını alabildikleri yeni bir dönemin başlaması gerektiğini vurguladı. Hisarcıklıoğlu, ''Ve artık herkes şu gerçeği görmelidir; para ticareti, yoksulluk ve yolsuzluk, mal ticaretiyse refah ve zenginlik getirir'' dedi.

Dünya ekonomisine entegre olan Türkiye'nin doğal olarak krizden etkilendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, ekonominin 125 milyar dolar kayba uğradığını, işsiz sayısının 1,1 milyon kişi arttığını, sanayide yüzde 7,2, ticarette yüzde 10,4, inşaat sektöründe yüzde 16,3 gerileme yaşandığını anlattı.

VERGİ DENETİMLERİ VE VERGİ CEZALARI

Anadolu'da giderek artan bir sıkıntıyı da paylaşmak istediğini belirten Hisarcıklıoğlu, bürokratlar tarafından, her işletmenin potansiyel olarak vergi kaçıran, kötü niyetli bir mükellef gibi algılanmasının iş yapmayı imkansız hale getirdiğini kaydetti. Bir kısım denetim elemanlarının ''Biz raporumuzu yazalım, sonra siz yargıya gidip çözün'' şeklinde, umursamaz bir tavır içinde olduklarını öne süren Hisarcıklıoğlu, bu haksız muameleye maruz bırakılan müteşebbisin, üzerine yapışan damgadan kurtulmak için mahkeme kapılarında yıllarca uğraş verdiğini bildirdi.

Vergi cezalarının neredeyse yüzde 90'ının, mahkemeden geri dönüyor olabileceğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, ancak kaybedilen itibarın geri gelmediğini söyledi. ''Elbette biz, denetime karşı değiliz. Karşı olduğumuz, haksız ithamlarla damgalanmaktır. Denetimi yapan memura da sorumluluk yüklenmeli. Yazdığı rapor yanlış çıktığında, bunun hukuki bir sonucu olmalıdır'' dedi.

Daha güçlü bir Türkiye için, önce yatırım ortamının, rakipleriyle aynı kaliteye yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu çerçevede, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Vergi Sistemi Reformu ve perakende sektörünün düzenlenmesi gibi yatırım ortamını iyileştirecek yasal düzenlemelerin hızla tamamlamasını istedi.

Şirketlerin finansmana erişiminin kolaylaştırılmasının, hükümetin Kredi Garanti Fonu'na ilave teminat sağlamasının, Eximbank'ın kaynaklarının artırılmasının KOBİ'lere önemli bir destek oluşturduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, Avrupa Birliği piyasalarında büyüyen sorunları dikkate alarak, yurtdışında alternatif pazarlara açılmayı kolaylaştırmak üzere ihracat sigortası sisteminin daha etkin çalıştırılması gerektiğini söyledi.

Birikmiş vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarının yeniden yapılandırılmasında büyük fayda gördüklerini belirten Hisarcıklıoğlu, hükümetin benzer bir adımı 2004 yılında atarak, 7,5 milyar lira gelir elde ettiğini ve çok sayıda müteşebbisin iş hayatına tutunmasını sağladığını kaydetti. Özellikle küresel kriz sonrasında ihtiyaç duyulan böyle bir adımın, hem kamu bütçesini rahatlatacağını hem de daha fazla firmanın ayakta kalarak üretmesini ve istihdam sağlamasını mümkün kılacağını belirten Hisarcıklıoğlu, kamu alacaklarına uygulanan yüzde 30 civarındaki yıllık faizlerin son derece yüksek olduğunu ve daha makul, ödenebilir seviyelere çekilmesini istedi. Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yüklerinin, hem rekabet gücünü azalttığını hem de kayıtdışılığı teşvik ettiğini belirten TOBB Başkanı, enerjiyle ilgili tüm yüksek vergilerin ise belli bir vade içinde azaltmasını istedi.

Konuşması sırasında sık sık delegelerden alkış alan Rifat Hisarcıklıoğlu, sözlerini ''Biz, bu ülkeye hizmet için varız. Biz, bu ülkenin sevdalısıyız. Allah, bu ülkeye ve sizlere, daha büyük hayaller kurma ve bunu gerçekleştirme gücü versin. Yolumuz açık olsun. Şansımız bol olsun. Allah hepimizin yardımcısı olsun'' diye tamamladı.

AA

Finansal Kiralama İşlemlerinin Muhasebeleştirilmesinde Kullanılacak Hesaplar Ve İşleyişleri

 
120 - ALICILAR



(11 Sıra No.lu Muhasebe Uygulama Genel Tebliği ile “Finansal Kiralamadan doğan senetsiz alacaklar da bu hesapta izlenir” ifadesi eklenmiştir.)



121 - ALACAK SENETLERİ



(11 Sıra No.lu Muhasebe Uygulama Genel Tebliği ile “Finansal Kiralamadan doğan senetli alacaklar da bu hesapta izlenir” ifadesi eklenmiştir.)



124 - KAZANILMAMIŞ FİNANSAL KİRALAMA FAİZ GELİRLERİ (-)



Finansal kiralama sözleşme tutarı ile finansal kiralamayla ilgili kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark bu hesaba alacak kaydedilecektir. Her dönem sonunda gerçekleşmiş olan faiz gelirleri tutarları bu hesaba borç ve ilgili hesaba alacak kaydedilecektir. (60-Brüt Satışlar veya ana faaliyet konusu dışında kalması halinde 64-Diğer Faaliyetlerden Olağan Gelir ve Karlar Hesabı)



224 - KAZANILMAMIŞ FİNANSAL KİRALAMA FAİZ GELİRLERİ (-)



Finansal kiralama sözleşme tutarı ile finansal kiralamayla ilgili kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark “Kazanılmamış Finansal Kiralama Faiz Gelirleri” olarak bu hesaba alacak kaydedilir. Kiralama sözleşmesine uygun olarak tamamlanan ve her dönem sonunda hesaplanan izleyen döneme ait faiz gelirleri tutarı bu hesaba borç “124- Kazanılmamış Finansal Kiralama Faiz Gelirleri” hesabına alacak olarak kaydedilir.



301 - FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNDEN BORÇLAR



Finansal kiralama sözleşme tutarı bu hesaba alacak, finansal kiralamaya konu olan ilgili varlık hesabına kira ödemelerinin bugünkü değeri ile borç ve bu iki tutar arasındaki fark da “302-Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri” hesabına borç kaydedilir.



302 - ERTELENMİŞ FİNANSAL KİRALAMA BORÇLANMA MALİYETLERİ(-)



Finansal kiralama sözleşme tutarı ile finansal kiralamaya konu olan varlığa ilişkin kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark “Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri” olarak bu hesaba borç kaydedilir. Kiralama sözleşmesine uygun olarak tamamlanan her dönem sonunda gerçekleşmiş olan faiz giderleri tutarları bu hesaba alacak “66-Borçlanma Maliyetleri” hesap grubunda ilgili borçlanma gideri hesabına borç olarak kaydedilir.



401 - FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNDEN BORÇLAR



Finansal kiralama sözleşme tutarı bu hesaba alacak, finansal kiralamaya konu olan ilgili varlık hesabına kira ödemelerinin bugünkü değeri ile borç ve bu iki tutar arasındaki fark da “402-Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri” hesabına borç kaydedilir. Dönemsellik varsayımına uygun olarak dönem sonlarında, izleyen dönemi ilgilendiren tutar, “301- Finansal Kiralama İşlemlerinden Borçlar” hesabına alacak, bu hesaba borç kaydedilir.



402 - ERTELENMİŞ FİNANSAL KİRALAMA BORÇLANMA MALİYETLERİ(-)



Finansal kiralama sözleşme tutarı ile finansal kiralamaya konu olan varlığa ilişkin kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark “Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri” olarak bu hesaba borç kaydedilir. Kiralama sözleşmesine uygun olarak tamamlanan ve her dönem sonunda izleyen döneme ilişkin tutar “302- Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri” hesabına borç, bu hesaba alacak kaydedilir.

Finansal Kiralama İşlemlerinde Amortisman

 
Yeni düzenleme sonrasında, finansal kiralama kabul edilen işlemlerde, faturada yer alan kiralama bedelinin tamamının gider kaydedilmesi uygulamasına son verilmiştir. Yeni uygulamada, finansal kiralama sözleşmesi tutarının iktisadi kıymetin bedeline tekabül eden kısmı (kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli ile yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı) kiracı tarafından “kullanım hakkı” olarak aktifleştirilecek ve amortismana tabi tutulacaktır. Amortisman süresi, kiralama süresinden bağımsız olarak V.U.K. ve Genel Tebliğlerinde finansal kira sözleşmesine konu olan iktisadi kıymet için öngörülen amortisman oranına göre belirlenecektir.



Bilindiği gibi, 01.01.2004 tarihinden, geçerli olmak üzere amortisman oranlarının belirlendiği V.U.K.’nun 315. maddesi değiştirilmiştir. Buna göre mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetler için (ATİK) Maliye Bakanlığı’nca iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri dikkate alınarak tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden amortisman hesaplayacaklardır.



Burada dikkat edilmesi gereken husus, finansal kiralamada uygulanacak amortisman oranı, kiralanan iktisadi kıymetin genel esaslara göre tabi olduğu oran üzerinden amortismana tabi tutulacağı, amortisman uygulamasında 333 no.lu V.U.K Genel Tebliği’ndeki “gayri maddi haklar” için belirlenen 15 yıllık faydalı ömrün dikkate alınmayacak olmasıdır. Başka bir deyişle, kiralamaya konu iktisadi kıymet satın alınsaydı nasıl amorti edilecekse, aynı esas ve şekilde amorti edilmelidir.



Kiralama süresi sonunda, kiralanan iktisadi kıymetin mülkiyeti satın alınmış ise, 26- grubundaki ilgili hesaptan (260-Haklar ya da 26-Maddi Olmayan Duran Varlıklar grubunda boş bir hesabın finansal kiralama işlemlerine ayrılması durumunda söz konusu hesap), uygun olan duran varlıklar hesabına (252, 253, 254, 255 vb.), birikmiş amortisman tutarı da 268 no.lu hesaptan 257 no.lu hesaba devredilmeli ve iktisadi kıymet itfa oluncaya kadar amortisman ayırmaya devam edilmelidir.

Finansal Kiralama İşlemlerinde Damga Vergisi

 
Finansal Kiralama Kanunu’nun 30’uncu maddesinde sözleşmelerin her türlü vergi, resim ve harçtan istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. 5035 sayılı Yasa öncesinde genel olarak banka, kredileri damga vergisine tabi olduğundan finansal kiralama yoluyla yatırım, damga vergisi açısından banka kredisi ile yatırımdan daha avantajlı idi.



5035 sayılı Yasa ile, herhangi bir kredi ayrımına gidilmeksizin, bankalar, yurtdışı, kredi kuruluşları ve uluslar arası kurumlarca kullandırılan tüm krediler ile ilgili düzenlenen kağıtlar ve bu kağıtlar üzerine konulan şerhler damga vergisinden istisna edilmiştir. Dolayısıyla, son değişiklikler ışığında, “finansal kiralama” ile “banka kredisi” kullanma arasında damga vergisi açısından bir farklılık bulunmamaktadır.

Finansal Kiralama İşlemlerinde KDV

 
Bilindiği üzere KDV oranlarını belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilmiştir. Bakanlar Kurulu’nca hali hazırda belirlenmiş ve uygulanmakta olan tarifeye göre, “Finansal Kiralama Kanunu’na göre, finansal kiralama şirketleri tarafından gerçekleştirilen alımlar ve kiralamalar için”, düşük oranlı KDV uygulaması söz konusudur. Bakanlar Kurulu, indirimli oran uygulamasında işlemin bir tarafının finansal kiralama şirketi olmasını ön koşul olarak görmektedir. Bununla birlikte, yukarıda açıklandığı üzere, mükerrer 290. madde ile, finansal kiralama, sadece finansal kiralama şirketlerinin yapabileceği bir işlem olmaktan çıkarılmış, herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi tarafından gerçekleştirilebilir bir işlem haline dönüştürülmüştür.



2002/4480 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile esas olarak Finansal Kiralama Kanunu’na göre finansal kiralamaya konu olan malların, finansal kiralama şirketlerince teslimi veya kiralanması işlemlerinin %1 oranında KDV’ye tabi olması benimsenmiştir. Ancak aynı Kararnameye göre, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (IV) sayılı listede yer alan mallar ile aynı kanunun eki (II) sayılı listesinde belirtilen binek otoların, yatların ve gezinti gemilerinin bu kapsamda teslim ve kiralanması işlemleri için ise %8 oranında KDV uygulanacaktır.

Finansal Kiralama İşlemlerinde Kur Farkı ve Kredi Faizleri

 
Döviz cinsinden imzalanan finansal kiralama sözleşmeleri dolayısıyla kiracıların aktifleştirdiği kullanma hakları ile ilgili olarak doğan faiz ve kur farklarının, aktifleştirme yılının sonuna kadar olanlarının maliyete eklenerek amortismana tabi tutulması gerekir.



Aktifleştirme yılından sonraki yıllarda doğan kur farkı ve kredi faizlerinin ise doğrudan gider yazılmak veya maliyete dahil edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi konusunda mükelleflerin seçimlik hakkı vardır.



Maliye Bakanlığı görüşü ise gerek aktifleştirme yılında gerekse de sonraki yıllarda doğan kur farklarının doğrudan gider yazılmayarak maliyete ilave edilmesi gerektiği yönündedir. Esasen konunun tebliğ bazında açıklığa kavuşturulmamış olması büyük bir eksikliktir.



Borçlanma maliyetleri ile ilgili olan 9 Sıra no.lu Türkiye Muhasebe Standardı bu konuda iyi bir örnektir. Söz konusu standarda göre temel yöntem, borçlanma maliyetlerinin oluştukları dönemde, niteliğine ve yöntemine bakılmaksızın doğrudan gider yazılmasıdır. Alternatif yöntem ise prensip olarak gider yazılma gereğini işaret etmekle birlikte, bir özellikli varlığın satın alınması, inşaatı veya üretimi ile doğrudan ilişkisi kurulabilen borçlanma maliyetlerinin, ilgili özellikli varlığın maliyetinin bir unsuru olarak aktifleştirilmesine izin vermektedir. Yani genel kural “gider yazılma” yönünde olup, “aktifleştirme” ancak özellikli durumlarda uygulanan istisnai bir durumdur.

Finansal Kiralama İşleminde Kiracıya İlişkin Değerleme Hükümlere Getirilen Açıklamalar

 
1) Finansal Kiralama İşlemine Konu İktisadi Kıymeti Kullanma Hakkı Ve Sözleşmeden Doğan Borca İlişkin Değerleme Esasları :


Finansal kiralama işlemine konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı ve sözleşmeden doğan borç kiralama konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı ile değerlenecektir.


Finansal kiralama konusu iktisadi kıymet, kullanma hakkı olarak aktife alınacak karşılığında ise kiralayana olan borç pasife kaydedilecektir.



İktisadi kıymeti kullanım hakkı Vergi Usul Kanunu ve ilgili genel tebliğlerde bu iktisadi kıymet için tespit edilmiş amortisman sürelerinde amorti edilecek, yeniden değerlemeye tabi tutulacaktır. Sözleşmenin fesholması halinde kalan dönemler için iktisadi kıymetle ilgili olarak amortisman ayrılma ve yeniden değerleme işlemleri yapılmayacaktır.


Finansal kiralama borçlarının Vergi Usul Kanununun 285 inci maddesi kapsamında reeskonta tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır.



2 ) Finansal Kiralama Ödemeleri:


Finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemeleri, borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılacak ve bu ayrıştırma işlemi her bir dönem sonunda kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını sağlayacak şekilde yapılacaktır. Kiralayan açısından yorumu yapılan "her bir dönem sonu" ifadesi, kiracı açısından sözleşmede belirtilen kira ödeme tarihidir.


3) Finansman Gider Kısıtlaması:



Finansal kiralama işlemi esas olarak bir kredi işleminden farklı değildir. Kiralayana ödenen finansal kiralama bedellerinin faiz kısmı finansman gider kısıtlamasına tabidir.

4) 01/07/2003 Tarihinden Önceki İşlemler:


Mükerrer 290 ıncı madde hükümleri 01/07/2003 tarihinden sonra yapılacak kiralama işlemlerine uygulanmak üzere yürürlüğe gireceğinden bu tarihten önce yapılan finansal kiralama sözleşmelerindeki ödeme planına göre fatura edilen finansal kiralama bedelleri gider kaydedilmeye devam edilecektir.



5) Tevkifat Uygulaması:



Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 24. maddesinde dar mükellefiyete tabi kurumların ticari, zirai ve diğer kazanç ve iratları dışında kalan kazanç ve iratları ile telif, imtiyaz, işletme, ticaret ünvanı, alameti farika ve benzeri gayri maddi haklarının satışı, devir ve temliki mukabilinde aldıkları bedellerin kurumlar vergisi tevkifatına tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.



Konu ile ilgili olarak, 10.12.2003 tarih ve 2003/6575 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile dar mükellef kurumlara Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından %1 oranında tevkifat yapılması öngörülmüştür.



Tevkifatın ödenen tutar üzerinden yapılamaması halinde, ödenen tutar net sayılarak, bu tutarın brütü bulunacak ve tevkifat bu tutar üzerinden yapılacaktır. Dolayısıyla kiralamanın maliyeti de artacaktır

Finansal Kiralamada Kiralayana İlişkin Hükümlere Getirilen Açıklamalar

 
1) Alacak, Gelecek Dönemlere Ait Faiz Geliri, Kiralama Konusu İktisadi Kıymet Değerleme Esasları:



Kiralama süresi boyunca kiracı tarafından yapılacak kira ödemelerinin toplam tutarı, anapara artı faiz, alacak olarak aktife alınacaktır. Aktifleştirilen alacak tutarının reeskonta tabi tutulması mümkün bulunmamaktadır. Aktifleştirilen alacak tutarı ile kira ödemelerinin bugünkü değeri arasındaki fark ise gelecek dönemlere ait faiz geliri olarak pasifleştirilmek suretiyle değerlenerek kayıtlara intikal ettirilecektir.




Gelecek dönemlere ait faiz gelirleri, Kiralanan iktisadi kıymetin finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığı tarihteki rayiç bedelinden, her bir dönem sonunda anapara geri ödemelerinin düşülmesi sonucu kalan tutar üzerinden sabit bir dönemsel faiz oranı yaratacak şekilde hesaplanması suretiyle tahakkuk ettirilecektir. Tahakkuk tarihinden vadenin bitiminin anlaşılması gerekmektedir. Her bir dönem sonu ifadesinden kira sözleşmesi ekindeki ödeme planındaki ödeme dönemlerinin anlaşılması gerekmektedir. Örneğin, 4 yıllık kiralama dönemi, yılda bir kez ödemeli ve her yıl 30/09.... tarihinde kira ödemesi öngörülmüşse, "her bir dönem sonu" ifadesinden 30/09...., 30/09... ve sonraki yıllar tarihlerini anlamak gerekmektedir. Bu durumda, her bir 30/9... tarihi itibariyle faiz ve ana para ayrıştırması yapılarak, pasifleştirilen faiz gelirlerinden 30/9... tarihi itibariyle bakiye anapara borcuna isabet eden faiz tutarı gelir kaydedilmelidir.



Kiralama konusu iktisadi kıymet, bu iktisadi kıymetin net bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutar ile değerlenecektir.



İktisadi kıymetin net bilanço aktif değerinden kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu bulunan tutarın sıfır veya negatif olması halinde, iktisadi kıymet iz bedeliyle değerlenip aradaki fark iktisadi kıymetin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gibi işleme tâbi tutulacak olup gelir kaydedilmesi gerekmektedir. Finansal kiralama konusu iktisadi kıymetin net bilanço aktif değeri ile kira ödemelerinin bugünkü değeri çoğu zaman birbirine eşit olacağından finansal kiralama şirketi veya kiralayan, iktisadi kıymeti genel olarak iz bedeliyle kayıtlarında gösterecektir. İktisadi kıymetin net aktif bilanço değerinden, kira ödemelerinin bugünkü değerinin düşülmesi sonucu oluşan tutarın pozitif olması durumunda, pozitif fark finansal kiralama şirketi tarafından amortismana tabi tutulacaktır. Örneğin, net bilanço aktif değeri veya fatura tutarı 100.000 lira, kira ödemelerinin net bugünkü değeri 95.000 lira ise, 5.000 lira pozitif fark finansal kiralama şirketi tarafından amortismana tabi tutulacaktır. Amortisman ayırma işlemi Vergi Usul Kanunu ve ilgili genel tebliğlerde bu iktisadi kıymet için tespit edilmiş sürelerde yapılacaktır. Farkın sıfır veya negatif olması durumunda amortisman ayrılması mümkün değildir ve bu kiralama konusu iktisadi kıymetler için yeniden değerleme yapılması söz konusu olmayacaktır.




Kiralayanın finansal kiralamaya konu iktisadi kıymetin üretimini veya alım satımını yapması halinde, iktisadi kıymetin net bilanço aktif değeri olarak rayiç bedeli dikkate alınacaktır. Rayiç bedel ile maliyet bedeli arasındaki farkın normal bir satış işleminden elde edilen kâr veya zarar olarak işleme tâbi tutulması gerekmektedir.

2) Maliyet Unsurları:



Kiralayan şirketler tarafından iktisadi kıymetin satın alınmasında Türk Lirası veya döviz cinsinden kredi kullanılmış ise ilk yıl için ödenen kur farkları ve faiz giderlerinin sözleşme yapılmasından önce kıymetin maliyetine ilave edilebilecek olması halinde maliyete ilave edilecek aksi halde ve diğer yıllarda ise doğrudan gider kaydedilecektir.

3) 01/07/2003 Tarihinden Önce Yapılan İşlemler:



Madde hükümleri 01/07/2003 tarihinden itibaren yapılacak kiralama işlemlerine uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinden, finansal kiralama şirketleri 01/07/2003 tarihinden önce yapılan finansal kiralama sözleşmelerindeki sabit kıymetler için amortisman ayırmaya ve yeniden değerleme yapmaya devam edecektir

Finansal Kiralama İşlemlerinde Değerleme

 
Finansal kiralama işlemine konu “iktisadi kıymeti kullanma hakkı” değerlemesi işlemi, kiracı tarafından gerçekleştirilecektir. 4842 Sayılı Kanun ile V.U.K’na eklenen mükerrer 290. madde de, finansal kiralama işlemlerinin değerlemesi hüküm altına alınmıştır. Bu madde uyarınca 01.07.2003 tarihinden itibaren finansal kiralama bedellerinin faturalandığı dönemde gider yazılması uygulaması, bu tarihten sonra gerçekleştirilen ve V.U.K.’nun mükerrer 290’ıncı maddesi uyarınca finansal kiralama işlemi sayılan kiralamalar için, söz konusu olmamaktadır.



Bunun yerine, kiracı tarafından finansal kiralama işleminden doğan toplam borç, kiralamaya konu iktisadi kıymetin kullanım hakkı ve finansal kiralama borçlanma maliyeti olarak ayrıştırılmaktadır. Eski uygulamanın aksine, 4842 sayılı Yasa sonrasında, kiralama bedellerinin faturalandığı dönemde direkt gider yazılması uygulaması sona ermekte, bunun yerine borçlanma maliyetleri gider olarak işlenmektedir.

LEASİNG KDV ORANI ARTIŞI

 
Leasing - Kdv

Makale

30 Aralık 2007 tarihinde yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile mal ve hizmet teslimlerinde uygulanmakta olan kdv oranlarında değişiklik yapıldı. Bu oran değişikliği en çok kısaca leasing denilen finansal kiralama işlemlerini etkiledi.



Finansal kiralama işlemlerinde daha önce % 1 ve % 8 olarak uygulanmakta olan kdv oranı 31.12.2007 tarihinden itibaren düzenlenecek olan finansal kiralama sözleşmelerinde, finansal kiralama işlemine konu malın tabi olduğu oran üzerinden gerçekleştirilecek. Bu uygulama ile % 8 kdv oranı ile işlem yapılan finansal kiralama işlemlerinde kdv oranı %10 oranında, % 1 kdv oranı ile işlem yapılan finansal kiralama işlemlerinde kdv oranı %17 oranında artmış oldu.



Yapılan bu ani değişiklik Leasing sektörünü şok etmiş durumda. Leasing sektöründe 2007 yılının ilk 9 aylık döneminde toplam 5.6 milyar dolarlık işlem gerçekleşmiş olup bu işlemlerin 1,3 milyar doları makine ve ekipman yatırımlarına, 1,4 milyar doları ise iş ve inşaat makinelerine yapılmış.



Maliye Bakanlığı leasing işlemlerinde kdv oranında artışa gidilmesini leasing işlemlerinin kötüye kullanılmasına bağlıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı leasing’in yatırımdan tüketime kaydığını, fayans karoları, çimento, arsa satışı, stadyum koltukları gibi işlemlerin bile leasing ile fiananse edildiğini açıklıyor.



Gelir İdaresi Başkanı Sayın Mehmet Akif Ulusoy leasing işlemlerinde kdv oranı artışını şu cümlelerle izah ediyor. “Bu tür avantajlar çok kısa süreli uygulanıyor. Bizdeki gibi 20 yıl değil. Türkiye'de leasing sektöründeki vergi avantajı 20 yıla yakın bir süredir uygulamadaydı. Bu çok uzun bir süre. Üstelik uygulamada, tek tek leasinge konu edilmesi mümkün olmayan arsa, inşaat malzemeleri gibi unsurlar da buna konu edilir hale gelmişti. Bu nedenle böyle bir düzenlemeye gidilmesi, vergi tekniği açısından da, ekonomik açıdan da bir gereklilikti."



Leasing sektörünün temsilcileri ise leasing şirketlerinin yasal bir zorunluluk olmamasına karşın yıllar önce prensip kararı alarak sadece üreticiyi ve yatırımcıyı destekleyen projelere kaynak aktardıklarını, birkaç yanlış işlemden dolayı tüm leasing sektörünü cezalandırmanın yanlış olduğunu belirtiyorlar. Sektör temsilcilerine göre kdv artışı yatırımcı için işlemi pahalı hale getirecektir. Bunun yerine kötüye kullanımı önlemek için leasing ile finanse edilecek mallar için daha net kurallar konulabilirdi.



Leasing'de kdv oranı artışına sektör temsilcileri dışında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile bu kararın altında imzası bulunan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de tepki gösteriyor. Sayın Kürşat Tüzmen bir panelde yaptığı konuşmada, leasingdeki kdv'nin yüzde 18'e çıkarılmasının, yerli makine üreticilerini ciddi olarak zarara sokacağını belirterek, bunu yeniden düşünmeliyiz şeklinde açıklamada bulunuyor.



Ülkemizde yatırım indirimi uygulamasının kaldırılmasından sonra yatırımcılar açısından avantajlı tek finansman yöntemi lesaing idi. Leasing işlemlerinin kapsamının çok geniş alanlara yayıldığı doğrudur. Ancak bütün bir sektörü bir anda alınan bir kararla iş yapamaz hale getirmek de doğru değildir.



Turizmde kdv oran indiriminde karmaşık bir yapı yaratıldı. Leasing ile finanse edilen yatırımlarda kdv oranı % 8 oranına getirilerek en azından %10 oranında bir avantaj korunabilirdi. Bunun yanında leasing işlemleri makine ve techizat yatırımları ile sınırlı tutulabilirdi.



“Yanlış hesap Bağdat’tan döner.” şeklindeki atasözümüzü Amerika Bağdat’tan dönmeyerek çürütmüş oldu. Bakalım Hükümet bu yanlışından geri dönecek mi?


Ş. Ramis SAVAŞ

Yeminli Mali Müşavir

Finansal Kiralama Kanunu

 
Finansman Sağlamak İçin Finansal Kiralama


Kabul Tarihi: 10.6.1985

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç

Madde 1-Bu Kanunun amacı finansman sağlamaya yönelik finansal kiralamayı düzenlemektir.

Kapsam

Madde 2-Bu Kanun, sözleşmenin hukuki yapısını, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen hükümleri kapsar.

Tanımlar

Madde 3-Bu Kanunda geçen;

Sözleşme; finansal kiralama sözleşmesini,

Kiralayan; finansal kiralama şirketini,

Kiracı; finansal kiralamayı kabul edeni,

Mal; finansal kiralamaya konu malı,

Kira bedeli; finansal kira bedelini,

İfade eder.

Sözleşme

Madde 4-Sözleşme; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilmemek şartı ile kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören bir sözleşmedir.

Sözleşmenin konusu

Madde 5-Sözleşmeye taşınır ve taşınmaz mallar konu olabilir. Patent gibi fikri ve sınai haklar bu sözleşmeye konu olamazlar.

Finansal kiralama bedeli

Madde 6-Finansal kiralama bedeli ve ödeme dönemleri taraflarca belirlenir. Bu bedeller sabit veya değişken olabilir. Türk Lirası veya Merkez Bankasınca alım satımı yapılan döviz cinsinden belirlenebilir.

Yurt dışından yapılacak finansal kiralamalarda kiralama bedeli yıllık 25.000 Amerikan Doları karşılığı Türk Lirasından az olamaz.

Bu miktarı artırmaya ve eski değerine indirmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Sözleşmenin feshinin mümkün olmadığı süre

Madde 7-Sözleşmeler enaz dört yıl süre ile fesedilemez. Hangi kiralama hallerinde bu sürenin kısalacağı, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.

Sözleşmenin şekli ve tescili

Madde 8-Sözleşme düzenleme şeklinde noterlikçe yapılır. Taşınır mala dair sözleşme, kiracının ikametgahı noterliğinde özel sicile tescil edilir. Taşınmaz mala dair sözleşme ise taşınmazın bulunduğu tapu kütüğünün beyanlar hanesine, gemilere dair sözleşmeler ise gemi siciline şerh edilir.

Tescil veya şerhden sonra, üçüncü kişilerin finansal kiralama konusu mal üzerindeki ayni hak iktisapları kiralayana karşı ileri sürülemez.

Yurtdışında yerleşik kiralayan şirketin Türkiye'de şubesi yoksa sözleşmeler Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tescil edilir.

Finansal kiralama konusu malın satın alınması

Madde 9-Finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan şirkete aittir. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilirler.

Kiralayan Şirketin hukuki yapısı

Madde 10-Kiralayan şirketler, yalnızca anonim ortaklık şeklinde kurulabilir.

Kiralayan şirketlerin kuruluşu ve şube açmaları ile yabancı şirketlerin Türkiye'de şube açması Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın ön iznine bağlıdır. 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu hükümleri saklıdır.

Kiralayan şirketler ile yabancı kiralayan şirketlerin Türkiye'deki şubeleri Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın denetimine tabidir.

Ön iznin verilme şekil ve şartları ile kiralayan şirketlerin denetimine dair hükümler çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.

Bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama faaliyetinde bulunanlar beşyüzbin liradan beşmilyon liraya kadar para ve 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu eylemi ika edenler tüzelkişi ise ceza bizzat faaliyette bulunanlar ve kararı vermiş olanlar hakkında uygulanır.

Bu Kanunda yazılı yükümlülük ve zorunluluklara uymayan kiralama şirketlerinin ilgili görevleri hakkında fiile katılma derecelerine göre ikiyüzbin liradan bir milyon liraya kadar para cezasına hükmolunur.

En az sermaye

Madde 11-Kiralayan şirketlerin ödenmiş sermayeleri bir milyar Türk Lirasından az olamaz. Yabancı kiralayan şirketlerin Türkiye'de şube açmalarında ise ödenmiş sermayeleri asgari iki milyon Amerika Birleşik Devletleri Doları karşılığı Türk Lirasıdır.

Bakanlar Kurulu bu miktarları beş katına kadar artırmaya yetkilidir.

Kiralama işlemlerinde sınır

Madde 12-Kiralayan şirketin, finansal kiralama işlemlerinin tutarının sınırı ile, ortaklarına veya şirketler grubu ile yapacağı kiralama işlemleri esas ve usulleri ile tutarlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

İKİNCİ BÖLÜM

Sözleşmenin Hüküm ve Sonuçları

Kiracının hak ve borçları

Madde 13-Kiracı, sözleşme süresince finansal kiralama konusu malın zilyedi olup, sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etmek hakkına sahiptir.

Kiracı, finansal kiralama konusu malı sözleşmede öngörülen şart ve hükümlere göre itinayla kullanmak zorundadır.

Sözleşmede aksine hüküm yok ise kiracı, malın her türlü bakımından ve korunmasından sorumlu olup, bakım ve onarım masrafları kiracıya aittir.

Malın hasar ve ziyaı

Madde 14-Malın sözleşme süresi içinde hasar ve ziyaı sorumluluğu kiracıya aittir. Bu sorumluluk ödenen sigorta miktarının karşılanmayan kısmı ile sınırlıdır.

Ancak bu farkı, kiracı finansal kiralama bedelleri ile ödemek zorundadır.

Devir yasağı

Madde 15-Kiracı, finansal kiralama konusu maldaki zilyedliğini bir başkasına devredemez.

Malın kiracıya teslim edilmemesi

Madde 16-Finansal kiralama konusu malın, kiralayanın malın imalatçısı veya satıcısı ile zamanında sözleşme yapmaması veya gerekli ödemeyi zamanında yerine getirmemesi veya diğer sebepler ile kiracıya teslim edilmemesi halinde Borçlar Kanunun 106 ncı maddesi hükmü uygulanır.

Kiralayan şirketin hak ve borçları

Madde 17-Finansal kiralama konusu mal kiralayan şirketin mülkiyetindedir.

Kiralayan şirket, mülkiyeti kendisine ait olan finansal kiralama konusu malı sözleşme süresince sigorta ettirmek zorundadır. Sigorta primlerinin ödenmesi kiracıya aittir.

Mülkiyetin üçüncü kişiye devri

Madde 18-Sözleşmede aksi öngörülmemişse kiralayan, malın mülkiyetini bir üçüncü kişiye devredemez.

Sözleşmede bu yetkinin tanınması halinde, devir, ancak başka bir kiralayana yapılabilir. Devralan, sözleşme hükümlerine uymak zorundadır.

Devrin kiracıya karşı geçerli olması onun haberdar edilme-sine bağlıdır.

Kiracının iflası veya icra takibine uğraması

Madde 19-Kiracının iflası halinde, iflas memuru, İcra ve İflas Kanununun 221 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre büro teşkilinden önce, finansal kiralama konusu malların tefrikine karar verir. İflas memurunun bu kararına karşı yedi gün içinde itiraz edilebilir.

Kiracı aleyhine icra yoluyla takip yapılması halinde, icra memuru, finansal kiralama konusu malların takibin dışında tutulmasına karar verir. İcra memurunun kararına karşı yedi gün içinde itiraz edilebilir.

Bu itirazlar, tetkik merciince en geç bir ay içinde karara bağlanır.

Kiralayanın iflası veya icra takibine uğraması,

Madde 20-Kiralayanın iflası halinde sözleşme, kararlaştırılan sürenin sonuna kadar iflas masasına karşı geçerliliğini sürdürür.

Kiralayan aleyhine icra yoluyla takip yapılması halinde finansal kiralama konusu mallar, sözleşme süresi içinde haczedilemez.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sözleşmenin Sona Ermesi

Sözleşmenin süresinin dolması sebebiyle sona ermesi

Madde 21-Sözleşme kararlaştırılan sürenin dolmasıyla son bulur. Ancak, taraflardan her biri sürenin bitiminden en az üç ay önce bildirilmek kaydıyla mevcut veya yeni şartlarla sözleşmenin uzatılmasını talep edebilir. Sözleşmenin uzatılması tarafların anlaşmasına bağlıdır.

Sözleşmenin diğer sebeplerle sona ermesi

Madde 22-Sözleşme, şirketin sona ermesi, tüzelkişiliğin hitamı, kiracının iflası veya aleyhine yapılan bir icra takibinin semeresiz kalması, kiracının ölümü veya fiil ehliyetini kaybetmesi veya işletmesini tasfiye etmesi hallerinde, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, sona erer.

Sözleşmenin ihlali

Madde 23-Kiralayan, finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşen kiracıya verdiği otuz günlük süre içinde de ödenmemesi halinde, sözleşmeyi feshedebilir. Ancak, sözleşmede, süre sonunda mülkiyetin kiracıya geçeceği kararlaştırılmış ise, bu süre altmış günden az olamaz.

Taraflardan birinin sözleşmeye aykırı harekette bulunduğu hallerde, bu aykırılık nedeniyle diğer tarafın sözleşmeyi devam ettirmesinin bekelenemeyeceği durumlarda sözleşme feshedilebir.

Sözleşmenin sona ermesinin sonuçları

Madde 24-Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satınalma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhal geri vermekle mükelleftir.

Sözleşmenin feshinin sonuçları

Madde 25-Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi halinde kiracı malı iade ile birlikte vadesi gelmemiş finansal kiralama bedellerini ödemek yükümlülüğü altında olduğu gibi kiralayanın bunu aşan zararından da sorumludur.

Sözleşme kiracı tarafından feshedilirse kiracı malı geri vermekle beraber uğradığı zararın tazminini kiralayandan talep edebilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Sözleşmenin Tabi Olduğu Hükümler

Uygulanacak hükümler

Madde 26-Sözleşmeye, bu Kanunda hüküm olmayan hallerde Borçlar Kanununun genel hükümleri, sözleşmenin niteliğine uygun düştükleri oranda ise özel hükümleri uygulanır.

Uygulanmayacak hükümler

Madde 27-Sözleşme hakkında, Medeni Kanunun 688, 689, 690 ıncı maddeleri ve Borçlar Kanununun 222, 223, 224, 254 üncü maddeleri ile 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Teşvik ve Vergiye Dair Hükümler

Teşvik

Madde 28-Teşvik belgesine bağlanmış bulunan yatırımların tamamının veya bir bölümünün finansal kiralama yoluyla gerçekleştirilmesi halinde kiralayan, kiracının teşvik belgesinde belirtilen ve satın alma halinde onun tarafından kullanılmasına hak kazanılan teşviklerden Devlet Planlama Teşkilatınca teşvik mevzuatına göre belirlenecek esaslar çerçevesinde yararlanır.

Sözleşme süresi içinde teşvik mevzuatı uyarınca kazanılmış haklar saklıdır.

Gümrüğe dair hükümler

Madde 29-Yabancı şirket ile kiracı arasında akdedilen sözleşmeye göre getirilen mallara, gümrük vergileri bakımından aşağıdaki hükümler uygulanır.

a)Satın alma hakkı bulunmayan bir sözleşmeye dayanarak veya bu hak bulunsa dahi teşvik belgesinde gümrük muafiyetinden yararlanması öngörülmemiş malların Türkiye'ye girişinde, gümrük mevzuatının süre kısıtlaması hariç, sözleşme süresine bağlı olarak, geçici muafiyet rejimine dair hükümler uygulanır.

Bu şekilde Türkiye'ye getirilen mallar için ileride doğabilecek vergileri karşılayacak miktarda teminat alınır. Şu kadar ki, sözleşme süresi sonunda kesin ithalatın yapılmaması ve finansal kiralama konusu malların kiralayana iade edilmek üzere yurt dışına çıkarılmak istenmesi halinde daha önce yapılan teminata bağlama işlemi genel hükümlere göre çözülür.

Teminata bağlama usul ve esasları bir yönetmelikle belirlenir.

b)Sözleşme süresi sonunda finansal kiralama konusu malların kesin ithalatının yapılması halinde, vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki cari kur ve normal fiyat üzerinden hesaplanacak gümrük vergileri tahsil olunur.

İstisnalar ve vergi nisbetinin tesbiti

Madde 30-Sözleşme her türlü vergi, resim ve harçtan istisnadır.

Bakanlar Kurulu, dar mükellefiyete tabi kurumların bu Kanunun uygulamasından doğacak kazanç ve ücretlerinden yapılacak vergi tevkifat nisbetlerini sıfıra kadar indirmeye veya kurumlar vergisindeki nisbete kadar yükseltmeye yetkilidir.

Davanın niteliği

Madde 31-Sözleşmelerden doğan davalar ticari dava niteliğindedir.

Yönetmelik

Madde 32-Bu Kanunun;

a) 7 nci maddesinde belirtilen yönetmelik Bakanlar Kurulunca,

b) 10 uncu maddesinde belirtilen yönetmelik Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkça,

c) 30 uncu maddesinde öngörülen yönetmelik Maliye ve Gümrük Bakanlığınca,

Yayımından itibaren üç ay içinde çıkarılır.

Yürürlük

Madde 33-Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 34-Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


28 Haziran 1985 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 18795